Mescid-i Aksa pazartesi günü (12 Mayıs), Tapınak Gruplarının İsrail işgal hükûmetinin desteğiyle gerçekleştirdikleri Yahudileştirme girişimleri konusunda benzeri görülmemiş bir gerilime şahit olmuştur. Bir grup işgalci yerleşimci, Mescid-i Aksa’ya kurbanlık hayvanlar getirmeyi başarmış ancak yaşlı bir Kudüslü ve çok sayıda Aksa muhafızı, Mescid-i Aksa içindeki bu Yahudileştirme ritüelinin tamamlanmasına engel olmuştur.
Birçok uzman, o gün Mescid-i Aksa’da yaşanan olayların, işgal güçlerinin Batı Şeria, Gazze ve Kudüs’te Filistin halkına karşı sürdürmüş olduğu soykırım savaşının ortasında, tehlikeli bir gerilim ve Mescid-i Aksa’yı tehdit eden bir alarm olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur.
Kudüs çalışmaları alanında uzman Dr. Abdullah Maruf, o gün Mescid-i Aksa’da yaşananların, Tapınak Grupları ve cemaatleri için göreceli bir başarı olduğunu, çünkü bu grupların işgalden bu yana ilk kez bir kurbanı Mescid-i Aksa’ya sokmayı başardığını belirtmiş ve bugün yaşananların dikkatli bir planlama sonucu gerçekleştiğini, saldırgan grubun kendi aralarında görev dağılımı yaptığını ancak Kudüs halkının uyanıklığı sayesinde bu planın uygulamaya konulamadığını ifade etmiştir Maruf, yaptığı açıklamada, Kudüs halkının uyanıklığının, Mescid-i Aksa’nın savunulması için son emniyet sübabı olduğunu, Mescid-i Aksa’nın ilk savunma hattı olan Kudüs halkının gözlerini açık tutmaları ve Mescid-i Aksa’yı tüm güçleriyle savunmaları gerektiğini de ifade etmiştir.
Kudüs araştırmaları uzmanı Ziyad Ibhais ise Mescid-i Aksa’ya yönelik daha önce benzeri görülmemiş bu saldırıların ardından, Mescid-i Aksa’yı bilinmeyen bir akıbetin beklediği uyarısında bulunmuş; Mescid-i Aksa’yı koruyan, halkın eyleme geçmesini esas alan ve Mescid-i Aksa’ya zarar gemesine engel olan caydırıcı bir denklemin kurulması çağrısında bulunmuştur.
Kudüslü gazeteci Samah Duveyk, 12 Mayıs pazartesi günü Mescid-i Aksa’da yaşananların, 2003 yılında Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarla başlayan, her gün düzenlenen baskınlar ile Mescid-i Aksa’nın zamansal ve mekânsal olarak bölünmesi ve dini olarak kontrol altına alınması gündemlerinin hayata geçirilmesi çabalarının devam ettiği bir dönemde yaşandığını ifade etmiş; İsrail işgal hükûmetinin Tapınak gruplarına verdiği sonsuz destek göz önüne alındığında, Mescid-i Aksa’yı hedef alan gelecekteki herhangi bir komployu engellemek için Aksa ve kapılarında Filistinli ve Müslüman varlığının artırılması çağrısında bulunmuştur.
İsrail konusunda uzman Filistinli gazeteci Muhammed Bedr, yerleşimci grupların Mescid-i Aksa’ya yönelik başlattığı bu girişimlerin reaksiyon gösterme mantığıyla ele alınmaması gerektiğini, bunun, İsrail halkı arasında büyüyen bir hareketin stratejik eğilimi olduğunu ifade etmiş, bazı insanların herhangi bir bağlamdan ve stratejik yönelimden uzak olarak görüp inandığı bu girişimlerin nihai sonucu olarak, aynı anda hem bir anlatı hem de otorite tesis eden bu uygulamaların devam etmesini önleyecek kapsamlı bir vizyonun inşa edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Öte yandan Hamas, işgalci yerleşimcilerin planlarına karşı cesurca durulması ve bu vahşi Siyonist saldırılara karşı konulması çağrısında bulunmuş; aynı zamanda, bu tehlikeli girişime karşı koyan, Aksa’da kurban ritüelinin gerçekleşmesine ve Aksa’nın kirletilmesine engel olan Aksa muhafızlarını da tebrik etmiştir.
Arap devletlerinin resmi tutumları bağlamında Ürdün Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Ürdün Krallığı, radikal yerleşimcilerin bu kışkırtıcı uygulamalarını ve işgal polisinin Mescid-i Aksa’ya tekrar tekrar baskın düzenlemesini kolaylaştırmasını kesinlikle reddetmektedir. Bu durum, uluslararası hukukun ve insancıl hukukun açık bir ihlali, Kudüs’teki Müslümanlara ve Hristiyanlara ait kutsal mekanlardaki tarihi ve yasal statükonun ihlalidir.” ifadelerini kullanmıştır.
İsrail işgal yönetiminin, önümüzdeki günlerde Aksa’ya yönelik benzeri görülmemiş saldırıların beklendiği uyarıları arasında Gazze ve Batı Şeria’ya karşı yürüttüğü soykırım savaşını ve işlediği katliamların yarattığı endişe ve şok halini, Mescid-i Aksa’ya yönelik Yahudileştirme planlarını hızlandırmak için kullandığını belirtmekte de fayda vardır.
Bu yazı Kemal Ca’beri tarafından kaleme alınmıştır, çevirisi Kudüs’te Bugün ekibi tarafından yapılmaktadır.