Geçtiğimiz haftalarda Pesah bayramı sırasında Mescid-i Aksa’nın Tapınak Grupları tarafından geniş bir tahribata uğramasının ardından ve Mescid-i Aksa’nın sanal olarak yıkıldığını gösteren, yapay zeka teknolojisi kullanılarak hazırlanan bir videonun dolaşıma sokulması ve Aksa’ya yönelik saldırıların günlük olarak devam etmesiyle birlikte işgalcilerin buraya gerçek bir saldırı düzenlemesi ve hatta yıkması ihtimali dahi sorgulanmaya başlamıştır. Bu noktada şu soru akla gelmektedir: “Artık Mescid-i Aksa’nın yıkılmasını mı bekliyoruz?”
Tapınak Gruplarının Zihniyeti
Uluslararası Kudüs Vakfı’ndan araştırmacı Ali İbrahim’e göre, Mescid-i Aksa’yı Yahudileştirme girişimlerine öncülük eden Tapınak Gruplarının uzun vadeli hedefi Mescid-i Aksa’yı tamamen yıkıp yerine üçüncü Tapınağı inşa etmek, geçici hedefi ise özellikle Yahudi bayramlarında gerçekleştirilen yoğun saldırılarla Aksa’da Yahudi varlığını dayatmaktır.
İbrahim, Quds Press’e verdiği röportajda, son yıllarda Tapınak ideolojisini benimseyen kişilerin Aksa’yı veya bazı bölümlerini yıkma girişimlerinde bulunduğunu sözlerine eklemiştir. 1984 yılında İsrail işgal polisinin, Gush Emunim işgalci yerleşimci grubun, altındaki kazılardan birini kullanarak Kubbetü’s Sahra’yı bombalamayı planladığını, bu şekilde bölgesel bir savaş başlatmayı ve bu savaşın işgalcilerin Mescid-i Aksa’yı ele geçirmesiyle sonuçlanmasını planladığını ortaya çıkardığını ifade etmektedir. İbrahim sözlerine şöyle devam etmektedir: “Bu başarısız girişim, işgal yönetimi nezdinde bu grupların niteliği konusunda hararetli tartışmalara yol açmıştır. Bu tartışmalar, o dönemde bu tür girişimlerin azalmasının nedenlerinden biri olmuştur ama bu tür fikirler işgalci yerleşimcilerin büyük bir kesimi arasında köklü bir şekilde yerleşmiştir.
Kudüs çalışmaları uzmanı Dr. Abdullah Maruf ise Tapınak Gruplarını “dünyanın sonu ve beklenen Mesih’in dönüşü kehanetleriyle dolu, takıntılı bir grup insan” olarak tanımlamaktadır. Yine Quds Press’e verdiği röpotajda, bu grupların, Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarını artırmalarının Mesih’in gelişini yaklaştırdığına inandıklarını ve bu eylemi daha büyük bir dini hedefin gerçekleştirilmesi olarak gördüklerini ifade etmiştir.
Aksa Tufanı ve Kurtuluş İnancı
Aksa Tufanı savaşı ve işgalci yapıya yönelen varoluşsal tehdit, dini Siyonizm’e bağlı Tapınak Grupları tarafından istismar edilen bir şok etkisi yaratmıştır. Bu gruplar, Mescid-i Aksa’daki statükoyu değiştirmeyi, Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinlilerin yok edilmesiyle ilişkilendirmiş, bu iki hedefi savaşın iki temel hedefi olarak göstermişlerdir.
Ali İbrahim bu bağlamda şunları ifade etmektedir: “Bu gruplar Gazze’ye yönelik saldırıyı Tapınağın inşasına bağlamış ve Gazze’deki zaferin Mescid-i Aksa’nın yıkılması ve Tapınağın inşa edilmesiyle sonuçlanacağını birçok kez vurgulamışlardır.” İbrahim sözlerine şöyle devam etmektedir: “Bunun en belirgin örneklerinden biri, Tapınak Gruplarının 31 Ekim 2023’te yayınladığı, Gazze sahillerinden birinde işgal tanklarının Tapınak maketine doğru ilerlediğini gösteren ve üzerinde “Yakında Tapınak Tepesi’nde” ifadesinin yer aldığı görseldir.” Yine Batılı internet siteleri, 24 Şubat 2024’te Haham Elisha Wolfensohn’un Mescid-i Aksa’ya saldıranlara hitaben yaptığı “Gazze düştüğünde kurtuluş gelecektir” şeklindeki konuşmasının bir bölümünü yayınlamıştır.
İbrahim Camii Modeli ve İçerden Caydırma
Ali İbrahim, işgal yönetiminin, 1994 yılında radikal bir yerleşimcinin ibadet eden Müslümanlara yönelik gerçekleştirdiği katliamın ardından İbrahim Camii’nde yaşananlara benzer şekilde, Mescid-i Aksa’yı zamansal ve mekânsal olarak bölme ihtimalini de uzak görmemektedir. İbrahim’e göre bu senaryoyu güçlendiren iki etken bulunmaktadır: “İşgal yönetimi içindeki karar alma merkezlerinde dini Siyonizmin artan etkisi ve özellikle başta Filistin olmak üzere Arap ve İslam dünyasının yaşadığı şok hali.”
Artık Mescid-i Aksa’nın yıkılmasını mı bekliyoruz? İşgal yönetimi ve yerleşimciler Mescid-i Aksa’yı yıkabilir mi? İşgal yönetimi şu anki durumu bu yıkımı hayata geçirmek için tarihi bir fırsat olarak mı görüyor?
Ali İbrahim, işgal yönetiminin artık Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıları artırma ve tamamen kontrol altına alma niyetini gizlemediğini ve bugün Mescid-i Aksa fiilen yıkılmamış olsa bile, Tapınağın manevi olarak çoktan inşa edilmiş olduğunu ifade etmektedir.
Sözlerine devamla, Mescid-i Aksa’da Yahudi ritüellerinin gerçekleştirilmesinin, Yahudileştirme planının önemli bir parçası olduğunu, bunun, Aksa’nın bazı bölümlerinin kontrolün ele geçirilmesinin habercisi olduğunu, İslam’ın üçüncü en kutsal mabedi ve ilk kıblesi olan bu yapının manevi -veya fiili- yıkımının habercisi olduğunu bildirmektedir.
Abdullah Maruf ise işgalcilerin Mescid-i Aksa’yı gerçekten yıkması ihtimalini uzak görerek şunları ifade etmektedir: “Tapınak Gruplarının Mescid-i Aksa’yı tamamen yıkıp yerine tapınağı inşa etme vizyonunu hayata geçirmekten bahsedecek olursak, işgal yönetiminin ve radikal grupların bunu gerçekleştirme kabiliyetinin kesinlikle olmadığını düşünüyorum. Zira bu durum kaçınılmaz olarak Arap ve İslam dünyasındaki rejimlerin ve yapıların düşmesine, tüm uluslararası sistemin istikrarsızlaşmasına yol açacaktır.”
Maruf konuşmasına son verirken, işgal yönetiminin Mescid-i Aksa’yı yıkmaya devam etmesi halinde, olayın netliği ve ciddiyetinin ortaya çıkacağını, bunun, Arap ve İslam halklarının rejimlerine karşı ayaklanmaları için teşvik edici olacağını ve mevcut dünya düzeninin buna asla izin vermeyeceğini ifade etmektedir.
Bu yazı Quds Press tarafından kaleme alınmıştır, çevirisi Kudüs’te Bugün ekibine aittir.