Mescid-i Aksa suru üzerinde bazısı meşhur bazısı ise meçhul birçok kapı bulunmaktadır. Sayıları on beşi bulan bu kapıların bazıları kapalı bazıları ise açıktır. Ancak her kapı, üzerinde yıllar boyunca sömürgecilerle süregelen uzun çatışmaların detaylarını ve derin tarihini taşımaktadır. Son zamanlarda haber başlıklarında çokça yer edinen; dini, milli ve değerler açısından büyük bir tarihi önemi bulunan Bab’ür Rahme de bu kapılar arasındadır.
- Birincisi: Bab’ür Rahme (Rahmet Kapısı)
Bab’ür Rahme, Mescid-i Aksa surunun doğusunda bulunan beş eski kapalı kapıdan biridir. Yüksekliği 11,5 metre kadardır ve Mescid-i Aksa’nın içinde, uzun bir merdivenle inilen yüksek bir binanın içerisinde yer almaktadır. Kuzeyde Bab’ür Rahme, güneyde Tevbe Kapısı olmak üzere çift taraflı bir kapıdır. Bu iki kapı, sedef renginde kubbeleri olan iki revağa açılmaktadır. Mekânın alanı yaklaşık 90 metredir ve iç kısımda üç adet direk bulunmaktadır. Direklerin üzerinde Bizans döneminden kalma bir yapıdan alındığı düşünülen frizler bulunmaktadır. Kapılar büyük bir alana açılmaktadır. Bu alanın sonunda, alanı Kıble Mescidi ile bağlayan bir merdiven bulunmaktadır. Kapının isminin Allah’ın (c.c) “Ve hemen aralarına kapısı da olan bir duvar çekilir; duvarın iç tarafında rahmet, kendilerine bakan dış tarafında ise azap vardır.” ayetine benzetme olarak verildiği yahut surun dışında kapıya bitişik bir şekilde bulunan ve içinde birçok sahabe kabrinin bulunduğu Rahmet Mezarlığı’ndan dolayı verildiği söylenmektedir. Şeddad bin Evs (r.a) ve Ubade bin Samit (r.a) Rahmet Mezarlığı’nda medfun bulunan sahabelerden bazılarıdır. Mescid-i Aksa’da İsrail’in gerçekleştirdiği katliamlarda şehit düşen kişilerin de mezarları yine bu bölgededir.
Bab’ür Rahme, diğer kapılara kıyasla çok daha fazla isimle isimlendirilmiştir. En meşhur isimlerinden bazıları arasında İslami dönemde kullanılan Rahmet ve Tevbe Kapısı, Hristiyanların kullandığı Altın Kapı, Yahudilerin kullandığı Shoshana Kapısı ve Bab’üd Dehriyye, Bab’ü Toma Toma, Bab’ül Cemil, Bab’ül Şarki, Bab’ül Hüküm ve’l Kada gibi farklı isimler bulunmaktadır. Birden fazla şekilde anılmasının nedeni bu kapının üç semavi din açısından taşıdığı önemde yatmaktadır. Kapının neden kapatıldığı konusuna dair birçok rivayet anlatılmaktadır. Bazıları, kapıyı Salahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü (M.1187/H.583) fethinden sonra şehri ve mescidi olası her türlü saldırıdan korumak amacıyla kapattığını, bazısı ise Osmanlıların halk arasında Frenklerin bu kapıdan geri dönüp Kudüs’ü işgal edeceklerine dair haberlerin dolaşması nedeniyle kapattığını belirtmektedir. Sebebi ne olursa olsun neticede Bab’ür Rahme günümüze kadar kapalı kalmıştır.
- İkincisi: Bab’ür Rahme Mescidi
Mescit, Emevilerin Kudüs ile Mescid-i Aksa’nın surları arasında ortak bir kapı olması amacıyla inşa ettikleri Bab’ür Rahme’ye bitişik bir konumda bulunmaktadır. Mescid-i Aksa tarafında bulunan kapının ardında kalan bina mescit olarak kullanılmaktadır. Mescit iki büyük alanı, devasa sütunları, mimari desenleri ve binanın dışında Kubbet’üs Sahra avlusuna çıkaran merdivenleriyle bugün Müslümanlar tarafından ibadet etmek için kullanılan bir alandır. İmam Gazali’nin Beyt’ül Makdis’e geldiğinde Bab’ür Rahme’nin en yüksek köşesinde itikâfa girip İhyâ-u Ulûm-id-Dîn eserini kaleme aldığı anlatılmaktadır. Mescit özellikle İngiliz işgali sırasında Müslümanlara uygulanan kısıtlamalar neticesinde bakımsız kalmış ancak Ürdün dönemine kadar açık kalmıştır. Daha sonra 1967 yılında İsrail’in Mescid-i Aksa’yı işgal etmesiyle tamamen ihmal edilmiştir.
İslami Miras Komitesi Bab’ür Rahme Kapısı ve mescidiyle özel olarak ilgilenerek restorasyon işlemlerini gerçekleştirmiş ve mescidi 1992 yılında komitenin çalışmalarının ve toplantılarının düzenlendiği bir merkez haline dönüştürmüştür. Ancak 2003 yılının başında İsrail bu toplatıları bahane ederek mescidi kullanıma kapatma kararı almıştır. 2020 yılında İsrail Mahkemesi, Bab’ür Rahme Mescidi’nin kapatılmasına karar vermiş; Filistin Yargıtay Dairesi, Yüksek İslam Kurulu, Vakıflar Kurulu ve Kudüs Fetva Kurumu bu kararı reddetmişlerdir.
- Üçüncüsü: Bab’ür Rahme Direnişi
Bab’ür Rahme Mescidi yaklaşık on altı yıl boyunca mescitte ibadet etmek isteyen Müslümanlar için kapalı tutulsa da şeriat okulu öğrencilerinin sınavları burada yapılmıştır. İşgal kuvvetlerinin kısıtlamaları ve provokatör davranışlarının artış göstermesi sonucu 2019 yılı Şubat ayının ortalarında mescitte olaylar patlak vermiştir. İşgal devleti, mescidin girişindeki demir kapıya kilit vurmuş ve Müslümanların Mescid-i Aksa’nın doğu bölgesine geçişini yasaklamıştır. Bu gelişme karşısında bir grup Kudüslü birleşerek önce kapıya vurulan kilidi, ardından da kapıyı olduğu gibi kırmışlardır. Bu hadisenin ardından olaylar birbirini takip etmiş ve 19 Şubat akşamında sayıları gittikçe artan Kudüslüler işgal kuvvetleriyle karşı karşıya gelmiş, onlarca kişi tutuklanmış ve yaralanmıştır. Akabindeki günlerde Filistinlilerin eylem ve protestoları devam etmiş; cuma günü cuma namazı sonrasında binlerce kişi mescide doğru yürümek için bir araya gelmiştir. Toplanan bu kalabalık Kudüslü din adamları eşliğinde Bab’ür Rahme’ye gelerek mescidi zorla açmışlardır. Bu zaferle birlikte uzun yılların ardından mescit içerisinde ilk defa tekbir sesleri yükselmiştir.
Sonuç
Siyonistler, Mescid-i Aksa’nın doğusunda, yani Bab’ür Rahme Mescidi ve çevresindeki emellerini gerçekleştirmek için bugün dahi farklı yöntemler denemeye devam etmektedirler. Mescid-i Aksa’nın doğu tarafı neredeyse her gün Filistinliler ile bu bölgede bir sinagog inşa etmek isteyen Yerleşimci Tapınak Grupları ve İsrail işgal kuvvetleri arasında meydana gelen çatışmaya tanıklık etmektedir. Yerleşimciler, mescidin taşlarla örülerek kapatılmış kapılarını açarak Kutsalların Kutsalı olarak isimlendirdikleri Kubbet’üs Sahra avlusuna doğrudan ulaşmayı hedeflemektedirler. İşgal devletinin zaman içinde uygulamaya koymayı hedeflediği bu plan gölgesinde genelde Mescid-i Aksa, özelde ise Bab’ür Rahme devamlı bir tehdit altında bulunmakta; bu tehdidi bertaraf etmek ise her çeşit direniş yöntemiyle her Müslümana vacip olmaktadır.
Bu yazı Filistinli Araştırmacı Hadil Dibas tarafından Kudüs’te Bugün için kaleme alınmıştır. Yazının çevirisi de Kudüs’te Bugün ekibine aittir.
Yazının Arapçası:
صلَّى باب الرَّحمة
مقدمة
يضم سور المسجد الأقصى أبواباً كثيرة، يبلغ عددها خمسةَ عشر باباً بعضها مغلق وبعضها مفتوح، بعضها مشهور وبعضها مجهول، ولكن كل باب منها يحكي تاريخاً عريقاً وتفاصيل صراع طويل مع المستعمِر على مرِّ السنين، وفي الآونة الأخيرة يتردّدُ كثيراً على الآذان وفي عناوين الأخبار اسم “باب الرحمة”، الذي يحمل تاريخاً من الأحداث الدينية والوطنية و والقيميّة.
- أولاً: باب الرحمة
باب الرحمة أحد الأبواب الخمسة القديمة المغلقة الذي يقع في الجزء الشرقي من سور المسجد الأقصى المبارك، يبلغ ارتفاعه (11.5) م، ويوجد داخل مبنى مرتفع ينزل إليه بدرج طويل من داخل المسجد الأقصى، وهو عبارة عن باب مزدوج: باب الرحمة من الجهة الشمالية وباب التوبة من الجهة الجنوبية، يؤديان إلى رواقيْن بقبتيْن صَدَفِيَتَيْنِ، تبلغ مساحته ما يقارب (90) م، وتوجد ثلاثة أعمدة في الواجهة الداخلية، فوقها إفريز يعتقد أنه مأخوذ من أحد المباني البيزنطية ويؤدي هذان البابان إلى ساحة تنتهي بدرج يصل إلى صحن المسجد القبلي، يروى بأن تسمية الباب جاءت تشبيهاً لقوله تعالى: “فَضُرِبَ بَيْنَهُم بِسُورٍ لَّهُ بَابٌ بَاطِنُهُ فِيهِ الرَّحْمَةُ وَظَاهِرُهُ مِن قِبَلِهِ الْعَذَابُ“، وقيل إن اسمه أُعْطِي إلى المقبرة الملاصقة له من الخارج “مقبرة الرحمة”، التي تضم قبور عدد من الصحابة، منهم: شداد بن أوس وعبادة بن الصامت، إضافة إلى شهداء عدد من المجازر الإسرائيلية في المسجد الأقصى
حظي هذا الباب بالعدد الأكبر من الأسماء مقارنة بالأبواب الأخرى، فقد أُطلقَ عليه عدة أسماء، وأَشْهَرُها: باب الرحمة والتوبة في الفترة الإسلامية، والباب الذهبي الاسم الذي اشتهر به عند المسيحيين، وباب شوشانا الاسم الذي اشتهر به عند اليهود، وباب الدهرية، وباب توما توما، وباب الجميل، والباب الشرقي، وباب الحُكْمِ والقضاء، ويرجع سبب تعددها إلى أهمية هذا الباب في الديانات السماوية الثلاث، تعدّدت الروايات حول إغلاقه فمنهم من قال أن صلاح الدين الأيوبي أغلقه بعد تحرير القدس (583هـ/1187م) بهدف حماية المدينة والمسجد من أي غزو محتمل، وقيل إن العثمانيين أغلقوه بسبب خرافة سرت بين الناس مآلها أن الفرنجة سيعودون ويحتلون مدينة القدس عن طريق هذا الباب، وبقي هذا الباب مغلقاً إلى اليوم
- ثانياً: مُصلَّى باب الرحمة
يأتي المصلى ملاصقاً لباب الرحمة الذي يُقال إن الأمويين قاموا ببنائه ليكون باباً مشتركاً بين سور القدس والمسجد الأقصى المبارك، ويُطلق اسم المصلى على المبنى الواقع داخل الباب من جهة المسجد الأقصى المبارك الذي يتخذّه الناس اليوم مصلّى للعبادة والذكر وإقام الصلوات وهو عبارة عن قاعتيْن كبيرتيْن بأعمدة ضخمة وزخارف معمارية ودرج خارجي يؤدي إلى ساحة قبة الصخرة، ورُوي أن الإمام الغزالي عندما سكن بيت المقدس اعتكف في أعلى زاوية عند باب الرحمة وألّف كتابه “إحياء علوم الدين” فيها، تعرّض المصلى لانتكاسات كثيرة خاصة في عهد الاحتلال البريطاني بسبب التضييقات على المصلين ولكنه ظل مفتوحاً حتى العهد الأردني ثم أُهمل تماماً بعد الاحتلال الإسرائيلي للمسجد الأقصى عام 1967
اهتمت لجنة التراث الإسلامي بباب الرحمة عموماً ومصلّاه خصوصاً وعَكَفَت على عمارته وترميمه واتخذت منه مقراً لأنشطتها واجتماعاتها منذ عام 1992م حتى حلّت إسرائيل اللجنة مطلع عام 2003م، واتخذت من ذلك ذريعة لإغلاق المصلى، وفي عام 2020م أصدرت المحكمة الإسرائيلية قراراً يقضي بإغلاق مصلى باب الرحمة فيما أعلنت دائرة قاضي قضاة فلسطين والهيئة الإسلامية العليا ومجلس الأوقاف والشؤون الإسلامية ودار الإفتاء في القدس رفضها القرار
- ثالثاً: هبة باب الرحمة
استمر إغلاق مصلى باب الرحمة أمام المصلين حوالي (16) عاماً ومع ذلك تم استخدامه لعقد امتحانات طلاب المدارس الشرعية، ومع استمرار المضايقات والاستفزازات من قبل قوات الاحتلال انفجر الوضع في المصلى في منتصف شهر شباط من عام 2019م نتيجة قفل الاحتلال البوابة الحديديّة المؤدية للمصلى ومنع المصلين من الوصول إلى المنطقة الشرقية من المسجد، وحينها احتشد بعض المقدسيين وخلعوا قفل البوابة ومن ثم البوابة بأكملها وتوالت الأحداث بعدها حتى ازداد عدد المصلين الذين اشتبكوا مع قوات الاحتلال ليلة التاسع عشر وعلى إثرها أُصيب واعتقل العشرات منهم وتوالت الاعتصامات لبضعة أيام حتى احتشد الآلاف بعد صلاة يوم الجمعة في مسيرة حاشدة مندفعين نحو بابي المصلى، وفتحوهما عنوة برفقة بعض المرجعيات الدينية المقدسية، وصدحت التكبيرات والهتافات لأول مرة من داخل المصلى بعد تلك السنوات
خاتمة
لا تزال الأطماع الصهيونية في المنطقة الشرقية من المسجد الأقصى المتمثلّة في مصلى باب الرحمة وما حوله تسير على قدمٍ وساق حتى تحولّت هذه البقعة من المسجد إلى ساحة صراع شبه يومية بين الفلسطينيين وبين جماعات الهيكل من المستوطنين وعناصر الشرطة الإسرائيلية الذين يسعون إلى تحويله إلى كنيس يهودي، وفتح أبوابه المغلقة بالحجارة ليتمكنوا من الدخول مباشرة لصحن الصخرة المشرفة التي يسمونها قدس الأقداس، في ظل هذا المخطط الذي رسم الاحتلال تنفيذه مع مرور الزمن يبقى التهديد قائماً بحق مصلى الرحمة خاصة، والمسجد الأقصى على العموم، ويبقى العمل على منع هذا التهديد بكل أشكال المقاومة واجب كل مسلم