Written by Görüş

Yerleşimcilerin Tarihi Halidi Evini Ele Geçirme Girişimindeki Başarısızlığı

 

Genel Özet 

Yerleşimciler, Halidi ailesinin vakfına ait özel bir eve bir gecede üstünkörü oluşturulmuş sahte belgelerle zorla girdiler ve işgal etmeyi başardılar. Ancak mahkeme ilk defa yerleşimcilerin hızlı bir şekilde evi terk etmelerine karar vererek aileye ve topluma nadir görülen bir coşku hissettirdi. Buna rağmen yerleşimciler her an geri de dönebilirler. 

Yaklaşık bir düzine silahlı Yahudi yerleşimci, 27 Haziran 2024 tarihinde Kudüs Eski Şehir’deki tarihi Halidi Kütüphanesi kompleksine ait bir konutu, mülkün kendilerine ait olduğunu kanıtladığını iddia ettikleri belgelerle güpegündüz bastı. 

Polis kilitleri kırmada onlara yardım ederken yerleşimciler de evi yağmalamaya başlayınca mahallede olaylar patlak verdi. Aile üyeleri ve komşular bu yaman gaspı durdurmaya çalışırken polisin sert müdahalesi ile karşı karşıya kaldılar.  

Saldırı sırasında orada bulunan aile üyesi Sami Halidi, Fransız Konsolosluğunun 11 Temmuz’da kütüphaneye yaptığı ziyaret sonrasında Jerusalem Story’e konuştu. Yaptığı açıklamada “Çok tehlikeli bir durumdaydık. Polis yerleşimcileri koruyordu ve son derece saldırgandı. Ailenin pek çok üyesi dövüldü. Komşularımızdan pek çok kişiye dikiş atılması gerekti.” 

Halidi ailesinin Kudüs’teki geçmişi MS 7.yüzyıla kadar dayanıyor. Halidi Kütüphanesi 1900 yılında açılmış ve Filistin’de özel girişimle kurulan ilk Arap halk kütüphanesidir. En büyük Arapça el yazmalarından birini de içeren paha biçilmez bir koleksiyona sahiptir 

Halidi ailesinin Kudüs’teki asırlık tarihini gösteren bir zaman çizelgesi, Eski Şehir/Silsile Kapısı Caddesindeki Halidi Kütüphanesinin Duvarı, 11 Temmuz, 2024 

Fotoğraf: Jerusalem Story adına Mays Shkerat 

Eski Şehir/Silsile Kapısı Caddesindeki Halidi Kütüphanesinin ön girişi, 11 Temmuz, 2024 

Fotoğraf: Jerusalem Story adına Mays Shkerat 

Halidi Kütüphanesi kütüphanecisi Hader Selame, kütüphane binasında 16. yüzyıldan kalma yaldızlı bir Kuran nüshasını gösteriyor. 20 Haziran,2023  

Fotoğraf: Getty Images aracılığıyla Ahmet Garabli/AFP 

Halidi Kütüphanesi kompleksine ek bina olarak inşa edilen ev sergi alanına dahil olmakla birlikte özel mülkiyettir. Bu ev Şeyh Muhammed Ali El-Halidi tarafından 1828 yılı civarında kurulan bir zürri vakıf (kurucusu tarafından bir ailenin yararına kurulmuş İslami vakıf çeşidi) tarafından korunmaktadır. Bu nedenle, İslam hukukuna göre bu mülk satılamaz, ipotek edilemez veya ebediyen başka bir sahibine devredilemez ve gelecek nesiller için tamamen vakfa adanmıştır. 

Aile vakfının üç yöneticisinden biri olan Halil Halidi, el-Meyadin televizyon kanalına verdiği demeçte şunları söyledi: “Sadece bu ev değil, Harem (Silsile) Kapısı’ndan Halidi Kütüphanesine kadar tüm “Silsile Kapısı” Caddesi. Sağdaki ve soldaki neredeyse tüm evler Halidi vakfına ait, dolayısıyla bu ev çok önemli. Eğer bu ev kaybedilirse domino etkisi gibi olacak; ev ev almaya başlayacaklar ve tüm mahalle kaybedilecek.”  

Halidi Kütüphanesinin dışındaki Silsile Kapısı Caddesi, 11 Temmuz,2024 (Mescid-i Aksa’nın ana kapılarından biri olan Silsile Kapısının birkaç metre ötesi) 

Fotoğraf: Jerusalem Story adına Mays Shkerat 

1968’de kompleksin bir kısmını işgal eden ve bir Yeşiva kuran yerleşimcilerin hatırlatıcısı olarak Halidi evinin penceresinin hemen dışındaki İsrail Bayrağı 

Fotoğraf: Jerusalem Story adına Mays Shkerat  

Vakıf temsilcileri daha sonrasında yerel karakola giderek şikâyetçi oldular ancak polis onlarla iş birliği yapmayı reddetti ve yerleşimcileri korumakta ısrarcı oldu.  

Böylece Eretz Zakai liderliğindeki yerleşimciler, evin sözde kendilerine satılması nedeniyle mülke el koyabileceklerini belirten polis mahkemesi kararı ile kütüphaneyi geçici olarak işgal edebildiler. Ancak bu mülkiyet belgeleri aslında üstünkörü hazırlanmış sahte belgelerdi.  

Aynı zamanda, başka bir vakıf yöneticisi Raja Halidi, Fransız diplomatlara ailenin yerleşimcilerin söz konusu evraklarının hepsini göremediği için ayrıntıların belirsiz olduğunu, ancak ailenin bildiği şeyin yerleşimcilerin Khalidi ailesinin bir üyesi ve kütüphanenin eski baş mütevellisinin kız kardeşi olan önceki evin kiracısının taklit edilmiş imzasına güvendikleri olduğunu söyledi. Halidi Eylül 2023’te Ürdün’e taşınmış ve Mart 2024’te vefat etmiş ancak noter belgeyi Aralık 2023’te imzaladığını iddia ediyordu. Kısa bir süre sonra yerleşimciler bir şekilde Nisan 2024’te Kudüs Bölge Mahkemesinden evi satın aldıklarını belirten bir karar ve İsrailli bir noterden noter tasdik damgası almayı başardılar. 

Halidi ailesinin vakıf avukatı Sana Düveyk, bazı Halidi ailesi üyeleri ve diğer avukatlarla birlikte mahkeme dışında basına davayla ilgili bilgi verirken, 28 Haziran 2024. 

(Fotoğraf: Raja Halidi‘nin izini ile) 

 

28 Haziran sabahı, yerleşimcilerin mülkü ele geçirmesinden bir gün sonra, Halidi ailesi avukatları Sana Düveyk ile birlikte Kudüs Sulh Mahkemesine çıktı. Yerleşimcilerin avukatı mahkemeye gelmedi ve yerleşimcilerin evi hemen tahliye etmesine hükmeden ve ailenin kilidi değiştirmesine izin veren bir ön emir kararı alındı ancak her iki taraf da bu süreçte mülke giremeyecekti. Hâkim, her iki tarafın da hazır bulunacağı bir sonraki duruşma için 30 Haziran tarihini belirledi. 

Daha sonraki duruşmada, yerleşimcilerin belgelerinin sahte olduğu anlaşıldığında -Halil’e göre, sözde imzalama tarihinin imzalayanın ölümünden sonra olmasıyla ilgili bariz tutarsızlıklar bir yana, belgelerindeki dil, resmi belgelerdeki dille aynı değildi. Belgedeki terminoloji ve mühür bile aynı damga değildi- Yargıç Mika Benkhai tahliye kararını onayladı ve mülkün Halidi ailesinin mülkiyetinde kalması gerektiğini savundu.  

Yerleşimciler 1 Temmuz 2024 tarihinde kararı temyize götürerek Halidi ailesinin mülklerinden men edilmesini talep etti. İtiraz nihai olarak 4 Temmuz 2024’te reddedildi ve mahkeme yerleşimcilerin Halidi Kütüphanesinden men edilmesine yönelik kalıcı bir tedbir kararı aldı. 

Jerusalem Story’ye konuşan Sami: “Aslında onları çıkarken görmedik, çünkü çatıdan çıktılar. Evin hemen yanı başındaki Yeşiva’nın (Yahudi dini okulu) da işin içinde olduğunu ve bu yüzden kapıdan çıkmak yerinde çatıyı kullanarak oraya geçtiklerini düşünüyoruz.” dedi.  

Raja ise şu açıklamalarda bulundu: “Daha öncesinde dini metinler, seccadeler, hasırlar ve yemekler getirmişlerdi ve bir önceki akşam da Yeşiva’nın çatısına kameralar yerleştirdiler.” 

Mahkeme ailenin lehine sonuçlanmış olsa da Halidi kompleksine ya da bir kısmına bir süre sonra tekrar el koyulabileceğine dair endişeler hala devam ediyor.  

Raja, yerleşimcilerin burayı ele geçirmesinin İsrail’in ileride vakıf mallarına nasıl davranacağı konusunda daha geniş bir endişeye yol açtığını da ekledi. Eski Şehir’in merkezinde, Mescid-i Aksa’nın ana kapılarından biri olan Silsile Kapısı’na ve Batı Duvarı’na birkaç adım uzaklıkta olan ve hem Mescidi Aksa’nın simgesi olan Kubbet’üs Sahra’nın altın kubbesini hem de Batı Duvarı Meydanı’nı gören kütüphane hem yerleşimcilerin hem de devletin göz diktiği başlıca Eski Şehir mülklerindendir.  

Ancak risk altında olan sadece Halidi ailesi vakfı değil. Vakıf ve Kudüs Mirasını Koruma Derneği (“Vakfımız”) için Eski Şehir’deki her Filistin mülkünün tarihini belgelemek için çalışan Kudüslü araştırmacı Fevaz Atiye’ye göre Eski Şehir’deki özel mülklerin %70’inden fazlası zürri vakıf olarak sınıflandırılıyor, yani dokunulamaz vakıf mülküdür.  

Yerleşimcilerin bir günlüğüne işgal ettiği Halidi Kütüphanesi kompleksindeki evin çatısından Eski Şehir manzarası, 11 Temmuz 2024 

Fotoğraf: Jerusalem Story adına Mays Shkerat  

Yerleşimciler tarafından el konulan evin çatısından Batı Duvarı Meydanı’nın görünümü, 11 Temmuz 2024, (İşgalcilerin tahliyelerinden sadece birkaç gün sonrası) 

Fotoğraf: Jerusalem Story adına Mays Shkerat  

Raja: “İsrail planladığı gibi Eski Şehir’i usulsüzce işgal etmek ve el koymak için çabalarken her birimizin buranın 300 yıl önce vakıf senedinde bahsedilen yer olduğunu kanıtlamak zorunda kalacağız.” dedi. 

Aile özellikle İsrail’in vakfın sadece İsrail’de ikamet eden hak sahiplerini tanıyabileceğinden ve dolayısıyla mülkün bir kısmına el koymayı haklı göstermek için ikamet meselesini kendi çıkarına göre kötüye kullanabileceğinden endişe ediyor. 

Raja: “İsrail’de işler böyle yürür ve biz de buna hazırlıklı olmalıyız.” ifadelerini kullandı.  

Halidilerin şu anda 45 mülkü var, ancak İsrail 1967’de Kudüs’ün doğusunu işgal ettikten sonra 1968’de mülklerinin 15’ini kamulaştırdı ve Eski Şehir’in Yahudi Mahallesini genişletmek için Halidi binalarının çoğuna el koydu. Halidi Kütüphanesi kompleksinin bir parçası olan mülklerden biri İsrail Baş Hahamı Shlomo Goren tarafından işgal edildi ve daha sonra sözde güvenlik gerekçesiyle devlet tarafından kamulaştırıldı. Yerleşimciler şimdi kütüphanenin bitişik çatısına bir Yeşiva inşa ederek mülkün gözlerinde oldukça cazip olduğuna dair mesajlar vererek endişeleri artırdılar. 

Halil, Jerusalem Story’ye Halidi aile vakfının Kudüs’teki en büyük ve en önemli vakıflardan biri olarak kabul edildiğini ve Halidilerin şehirdeki en organize ve proaktif Filistinli ailelerden biri olduğunu ve mülklerine titizlikle baktıklarını söyledi. Raja ve diğer iki eş yönetici, 1700’lü yıllardan itibaren ailenin farklı kolları için aile büyükleri tarafından kurulan Kudüs’teki aile vakıflarından dördünü yönetiyor. 

Aile, yakın zamanda İsrail hukuk sistemi tarafından onaylanan orijinal mülkiyet tapularına sahip olduğu için yeterince şanslı. Birçok Filistinli mülk sahibi bu tür belgelere sahip değil. Kudüs’ün tarihi boyunca farklı otoriteler tarafından yönetildiği göz önüne alındığında, tapular Ürdün veya Türk egemenliği altında olabilir. Diğer durumlarda, mülk herhangi bir resmi belge olmadan miras kalmıştır. Resmi evraklar olmadığında İsrailli yerleşimciler Filistinlilerin mülklerini çalmak için daha avantajlı konumda oluyorlar. 

Favez Jerusalem Story’e şunları söyledi: “İster hayırseverlik ister İslami ister Hristiyan açıdan olsun, Kudüs bir bütün olarak bir vakfiyedir ve bu zarar verme, el koyma ve Yahudileştirme seline karşı aşılmaz bir siperdir. Her Kudüslü bu mirası korunması ve gelecek nesillere aktarılması gereken bir gurur ve tarih olarak görmektedir. Bu nedenle, yerleşimcilerin Silsile Kapısı’ndaki Halidi mülkünü ele geçirmeye çalışırken yaşadıkları sefil başarısızlığa rağmen bu girişimlerin gelecekte artmasını bekliyorum.” 

Raja “Bölgedeki gerçekliği değiştiriyorlar.” ifadesini kullandı.  

Yerleşimciler buraya taşındıkça yanlarında daha fazla polis ve özel güvenlik görevlisi getirerek Eski Şehir’i yavaş yavaş kutsal bir alandan bir güvenlik hapishanesine benzeyen bir bölgeye dönüştürüyorlar.Yine de, aile yaklaşan hırsızlık tehdidi karşısında direncini koruyor ve toplumun desteğiyle moral buluyor. 

Raja yerleşimcilerin evi işgal ettiği günü şöyle anlattı: “Aile seferber olmuştu. Eski Şehir ayaktaydı ve videolar viral oluyordu. O gün Kudüs’e bir şey olabilirdi ama en nihayetinde Kudüs kendisini savundu.”  

Aile ise ele geçirme girişiminin arkasında hangi yerleşimci grupların olduğunu, bunların nasıl finanse edildiğini ve ailenin tazminat için nasıl dava açabileceğini araştırmaya devam etmeyi planlıyor. 

Bu yazı Jessica Buxbaum, Khalil Assali, Kate Rouhana tarafından Jerusalem Story için hazırlanmıştır ve çevirisi Kudüs’te Bugün ekibine aittir.