Written by Görüş

Yerleşimciler Yom Kippur Vesilesiyle Mescid-i Aksa’ya mı Sızıyor? 

Yahudiler, 11 Ekim (cuma) gün batımından cumartesi gün batımına kadar yılın en kutsal günü kabul edilen Yom Kippur’u kutladılar. Bugün aynı zamanda İbrani yılbaşının Tişri ayında başlayan ve Tövbe günlerinin onuncu günü tamamlanan gündür. Dindarlar bugün 25 saatlik oruç tutarak nefislerini hesaba çekip tefekkür ederek günahlardan temizlenir ve sinagoglarda Talmudik ritüller eşliğinde ibadet ederler. Yom Kippur sinagoglarda dua ve ibadete ayrılan bir gün olarak kabul edildiği için Radikal Tapınak Grupları bu günü Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlenen ana baskınlardan saymamaktaydılar. Ancak geçtiğimiz iki yılda kaydedilen baskın sayıları radikal grupların da artık bu vesileyle mescitte bulunmaya çalıştıklarını göstermiştir. 

Kudüs İslami Vakıflar Dairesinin yayınladığı istatistiklere göre 2022’de Mescid-i Aksa’ya Yom Kippur akşamı 548, sabahında ise 461 yerleşimci baskın düzenlemiştir. 2023’de bu sayı Yom Kippur akşamı 658, sabahında 486 yerleşimciye artmış ve yerleşimciler beyaz renkli dini kıyafetlerle baskına katılarak mescidin doğu avlusunda dini ritüeller gerçekleştirmişlerdir. Dolayısıyla 2022’den bu yana Yom Kippur’da Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyenlerin sayısı 1009 yerleşimciye, 2023’de ise bu sayı 1144 kişiye yükselmiştir. 

Uygun Günler ve Polis Koruması 

Bu yıl diğer yıllara kıyasla farklı olan şey, Yom Kippur’un Mescid-i Aksa’nın Meğaribe Kapısı’nın yerleşimcilere kapatıldığı cuma ve cumartesi günlerine denk gelmesidir. Ancak 4 Ekim Cuma günü iki yerleşimcinin Kattanin Kapısı’ndan mescide girerek işgal kuvvetleri tarafından çıkarılmadan önce mescitte tam secde yapıp şofara üfledikleri hadisede olduğu gibi bazı yerleşimcilerin mescidin diğer kapılarından girmeye çalışmaları da an meselesidir. 

Aljazeera, uzaklaştırma kararı almış Mescid-i Aksa Hatibi İkrime Sabri’ye ulaşarak yerleşimcilerin yeniden mescide sızma girişimleri ve Yahudi bayramlarında yerleşimci sayılarının artmasının nedenini sordu. Saldırı açısından her şeyin mümkün olduğunu belirten İkrime Sabri, aynı zamanda Mescid-i Aksa muhafızlarını da Aksa’nın hürmetine ve mescit edebine aykırı atılan her adım için dikkatli olmaları konusunda uyardı. Açıklamalarına işgal kuvvetlerinin yerleşimcilere koruma sağladıklarını ve yerleşimcilerin de bu günleri Aksa’nın gerçeğini değiştirmek ve Aksa’da gerçekleştirdikleri Talmudik ritüellerin dozunu arttırmak için çok uygun gördüklerini belirtti. Ayrıca radikal Yahudi grupların bu bayramları Aksa’nın üzerine üşüşmek için bir fırsat olarak kolladığını ve Mescid-i Aksa baskınlarının onlara ibadet hakkı verdiklerine inandığını söyledi. İkrime Sabri bu baskınların bir ziyaret değil bizatihi Aksa’nın hürmetine saldırı olarak gördüklerini ancak mescit üzerindeki hakkın Allah tarafından yalnızca Müslümanlara bahşedildiğini belirtti. 

Yahudi Varlığını Sağlamlaştırmak 

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Beyt’ül Makdis Çalışmaları ve Mescid-i Aksa Eski Halkla İlişkiler ve Medya Sorumlusu Dr. Abdullah Maruf, Aljazeera’ya verdiği röportajda bu bayramın baskınlar açısından bir ehemmiyeti olmamasına rağmen bu sene durumun Aksa Tufanı’nın birinci yıl dönümüne denk gelmesiyle çok büyük oranda farklılık gösterdiğine dikkat çekti. Radikal Tapınak Gruplarının bu günü Aksa’daki varoluşlarını kesinleştirmek amacıyla mescit avlusunda tapınağa ilişkin dini ritüeller gerçekleştirmeyi bir zorunluluk olarak gördüklerini ekledi. Dr. Maruf işgal hükümetinin, mescidin zamansal bölünmesi projesi üzerinden baskınların olmadığı günlerde dahi mescitte Yahudi varlığının tesis edilmesine yönelik girişimlerde bulunduğunu belirtti. Ayrıca bu grupların özellikle bayram sezonunu Mescid-i Aksa’da yeni bir gerçeklik ve statüko yaratmak, mescit bağlamında alınan tüm karar ve anlaşmaların da değiştirilmesi için bu günleri altın fırsat olarak gördüklerini söyledi. Açıklamalarına mescitten sorumlu resmi mercilerin bu süreçte üzerine düşenleri belirterek devam eden Dr. Maruf, İslami Vakıflar Dairesi ve Mescid-i Aksa muhafızlarının gözlerini dört açarak Aksa’ya herhangi bir baskın ve saldırı ihtimalini engellemeleri gerektiğini zira radikal grupların bu günleri geçmiş tüm yenilgiler için bir intikam fırsatı olarak gördüklerini belirtti. 

Yom Kippur’un İsrail zihniyetinde aynı nedenle gerçekleşen 1973 Savaşıyla bağlantılı olduğu dolayısıyla da Müslümanlara bugün sahip oldukları en kıymetli şeye zarar vererek intikam almak için en uygun gün olarak gördüklerinin üzerinde durdu. Açıklamalarına “Bahsettiklerim bir analiz değildir; yerleşimciler, radikal hahamlar ve dini grup önderlerinin yaptıkları açıklamaların ta kendisidir.” şeklinde devam etti ve son olarak mescidi himaye görevinin yalnızca muhafızların sorumluluğunda olmadığını, bundan tüm Kudüslülerin sorumlu olduğunu belirtti. “Özellikle radikallerin mescide zarar vererek mescidi yıkma niyetlerini açıkça belirttiği bugünlerde herhangi bir saldırı ve tehdidi önlemek için mescit kapılarında, içerideki mescitlerde ve avluda devriye gezerek gereken sorumluluk yerine getirebilir. Zira yerleşimciler geçtiğimiz yıl 7 Ekim saldırılarına karşılık en iyi cevabın bu olduğuna inanmaktadırlar.” 

Kudüs Sokaklarının Kapatılması 

Yahudi inanışına göre Yom Kippur, Musa Aleyhisselam’ın Rabbin Yahudileri altın buzağa tapma günahlarını affettiğini açıklayan dini metinlerle ikinci defa Sina’da indiği gündür. Yahudi dini öğretileri Yom Kippur’da yeme içme, deri ayakkabı giyme, yıkanma, ilişkiye girme, ateş yakma, kalemle yazı yazma, araba çalıştırma gibi günlük işleri yasaklar ve Yahudiler bugünlerde beyaz tövbe kıyafetleri giyerler. 

Hava, kara ve deniz geçişleri; özel ve devlet kurumları, okullar, üniversiteler kapatılır. Araçlar ve tüm taşımalı araçlara Yom Kippur’da hareket yasağı getirilir. Görsel, işitsel ve yazılı medya da çalışmalarına ara verir. Yahudiler Yom Kippur’da günahlarının kefareti için beyaz kümes hayvanlarının kesilmesi gibi özel ritüeller gerçekleştirirler. Bu ritüelin kaynağı, Mişnah’daki Hazael kitabında tavuk ya da horozun baş üstünde özel bir dua tekrar edilip sallandırılması ve kesilmesini anlatan metindir. Öğretiye göre bu etin yenmesi de haramdır. Yom Kippur’da Kudüslüler ise işgal kuvvetleri tarafından mahallelerine hapsolunurlar.  Arapların Yom Kippur’da hareket halinde olmalarını dini duygularının provoke edilmesi olarak kabul eden Yahudilerin günahlardan arınması için mahallelerin giriş ve çıkışları devasa demir betonlarla kapatılmaktadır.  

 

Bu yazı Aljazeera’da yayınlanmıştır, çevirisi Kudüs’te Bugün ekibine aittir.