Dünyanın dört bir yanındaki şehirler Ramazan ayını farklı duygular ve faaliyetlerle karşılarken genelde Filistin özelde ise Kudüs için bu faziletli ay başka bir şekilde yaşanmaktadır. Ramazan’ın taşıdığı manevi anlamlar ve ibadetlerin Mescid-i Aksa ile ilişkisi ve sahip olduğu önemin yanı sıra Ramazan ayı, Kudüs için aynı zamanda işgal devleti ve planlarıyla yüz yüze gelinen bir diğer aydır. Ramazan ayında Mescid-i Aksa’daki murabıtların sayısı artarken iftarda mescidin avlularında binlerce kişi yan yana dizilir ve namazda aynı safta toplanırlar. Ramazan gecelerinde de bu hareketlilik devam eder ve Müslümanlar itikâfa girmek ve geceyi ibadetle geçirmek için mescide gelirler.
Ne yazık ki Kudüs’te bu manevi havanın ve ibadetlerin işgal devleti, emniyet güçleri ve yerleşimciler tarafından bozulmadan tamamlanması mümkün değil. Mescid-i Aksa’daki murabıtların sayısının artması işgal devletinin Yahudileştirme projeleri, mescitteki Müslümanların sayısını azaltıp yerine yerleşimcilerin sayısını arttırmak için canla başla uğraştıkları girişimler için büyük bir tehlike oluşturur. Mescitteki Müslümanların artması, Yahudi yerleşimcilerin baskınları sırasında aleni bir şekilde gerçekleştirdikleri dini ritüellerini etkilemekte, saldırıları arttırmakta ve doğal olarak da Filistinlilerin toplu şekilde cezalandırılmasına, insanların dinleri ve gündelik yaşamları ile ilgili her türlü toplu aktiviteyi gerçekleştirmesine engel olmaktadır.
İşgalin Kudüslülerin Ramazan sevincini kursaklarında bırakma girişimleri artar ve Mescid-i Aksa’da ibadet etmek isteyen Filistinlilerin önüne farklı engeller çıkarken bu makalede işgal devletinin neden özellikle Ramazan ayında Kudüs ve Aksa’da tansiyonu arttırmaya çalıştığını, geçtiğimiz haftalarda yürürlüğe koyduğu icraatları ve bunların neden olabileceği problemleri inceleyeceğiz.
İşgal Devleti Ramazan Ayında Tansiyonu Yükseltmekle Neyi Amaçlıyor?
2024 yılında Gazze Şeridi ve Lübnan’da yaşanan gerilimlere rağmen işgal devleti İsrail, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemekten geri kalmadı. Geçen Ramazan ayında işgal devleti mescitte ve mescide gelmek isteyen Filistinlilerin karşısına farklı birçok engel çıkarmıştı. Peki, özellikle bu ay içinde konulan engeller ve saldırıların ardındaki gizli hedef nedir?
Başta Aksa Tufanı olmak üzere Filistinlilerin gerçekleştirdiği tüm direniş operasyonlarında Mescid-i Aksa’nın merkezi oluşturmasına cevap olarak Müslümanları toplu şekilde cezalandırmaktır.
Bu icraatlar Netanyahu hükümetinin önemli bir bölümünü oluşturan Dini Siyonizm tarafından yönlendirilmektedir. Bazı kaynaklar Dini Siyonizmin ateşkesi ve direnişle esir takasını kabul etmelerini mescide daha fazla müdahale etmeleri, şehri Yahudileştirme ve bu iki noktada daha fazla yetkiye sahip olma şartıyla gerçekleştirdiğini ileri sürmektedir.
Mescid-i Aksa’da Yahudi varlığını zorunlu kılmaya çalışan eski planların devam etmesi, Tapınak’ın Manevi İnşası stratejisinde ilerleme kaydedilmesi, Müslümanlara yönelik kısıtlamaların arttırılması ve Ramazan’ın son gecelerinde on binlerce kişinin mescide akın etmesi dolayısıyla Ramazan bu planların önündeki en büyük engellerden biri kabul edilmektedir.
2024’te Ramazan Nasıl Geçti?
14 Mart 2024 tarihinde Ramazan’ın ilk günlerinde işgal polisi mescidin Kral Faysal, Gavanime ve kuzeydeki Hadid kapıları önünde mobil demir hücreler yerleştirmişti. Kudüslü kaynaklara köre işgal polisleri masa, plastik sandalyeler ve demir bariyerleri mescidin kapılarında duran polisleri korumak amacıyla bu sabit hücrelerle değiştirmişti.
İşgal devlet yetkilileri Mescid-i Aksa’da ribatı güçlendirmeye yönelik yapılan tüm girişimleri baltalamaya çalışmaktadır. Bu nedenle de mescitte itikâfa girilmesini engellemekte ve itikâfa girenlere şiddet uygulamaktadır. İşgalin itikâfı engelleme girişimleri bağlamında 2024 Ramazanı itikâfa çekilen bir dizi sete tanık olmuştu. Batı Şeria’dan gelen Filistinliler Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya alınmamış, yalnızca işgal tarafından verilen özel izinlere ve manyetik bir karta sahip olmaları koşuluyla çok küçük bir gruba izin verilmişti. Yanı sıra, geçtiğimiz yıl yaş kısıtlaması ve akşam beşten sonra mescitte bulunma yasağı da getirilmişti.
10 Mart 2024 Ramazan ayının ilk gecesi işgal devleti Müslümanların yatsı ve teravih namazını kılmak için Mescid-i Aksa’ya girmelerini engellemiş, onlarca genç mescit kapılarında ibadetlerini tamamlamak zorunda kalmıştı.
Bu bağlamda işgal devlet organları mescitte itikâfa girenlere de zorluklar çıkardı. 14 Mart 2024 tarihinde işgal kuvvetleri Aksa’ya baskın düzenleyerek Kıble Mescidine itikâf esnasında saldırı düzenledi ve iki genci tutukladılar. İşgal polisleri Ramazan’ın son on günü ve bayram günlerinde Aksa baskınlarını yasaklamasına rağmen yerleşimcilerin mescide gerçekleştirdikleri baskınlar ve işgal polislerinin itikâfta bulunan Müslümanlara yönelik saldırıları 28 Mart 2024 tarihine kadar dur durak bilmemiştir. Medya kaynaklarına göre işgal polisinin yanı sıra özel kuvvetler Ramazan ayında özellikle de son on gününde mescide saldırılar düzenlemiş, itikâfta olan Müslümanların eşyalarını aramış, avlularda yahut itikâf çadırlarında rastgele bir şekilde sorguya çekmiş, fotoğraflarını çekmiş ve kimlik taraması gerçekleştirmiştir.
Filistinli kaynaklar işgal polislerinin 15 Mart ve 4 Nisan 2024 tarihleri arasında Kudüs, Batı Şeria ve 48 Toprakları’nda 25’den fazla itikâfa girmiş Müslümanı mescitten ve itikâf çadırlarından tutukladığını açıklamıştır. Radikal sağcı Makor Rishon gazetesinde yayınlanan habere göre geçtiğimiz Ramazan ayı boyunca Aksa’da 100’den fazla tutuklama gerçekleştirilmiştir. Ramazan’ın son günleri de Müslümanlara yönelik bir dizi saldırı gerçekleşmiştir. Bunların en önemlileri şu şekildedir:
- İşgal kuvvetlerinin Mescid-i Aksa’ya gün boyu baskın düzenlemesi, itikâfa girmiş Müslümanları takip etmeleri
- Kıble Mescidi’nin doğusunda kurulmuş olan itikâf çadırlarının üzerinde drone uçaklarının bulundurulması
- 360 derece kapsama alanına sahip bir mobil gözetim kamerası kullanılması
- Gece geç saatlerde itikâf çadırlarına aniden baskın yapılması
- Farklı günlerde sahur kumanyalarını taşıyan araçların mescide girişinin engellenmesi
- İtikâfa giren Müslümanların çadırlarına girmelerinin yasaklanması
2025 Ramazan Ayında Beklenen Güvenlik ve Kısıtlama Tartışmaları
İşgal güçleri ve özellikle de Tapınak Grupları Ramazan ayına erkenden hazırlanmaya başladı. Ancak bu yıl dikkat çekici olan şey güvenlik güçlerinin ilk adımı atması oldu. Bu amaç doğrultusunda öncelikle Kudüslüleri mescitte itikâfa girmemeleri için gözlerini korkutmaya çalıştılar. 2025 Şubat ayının başında İseviyye bölgesinin işgal istihbarat yetkilisi Kudüs’te Ramazan’ın son on günü güvenliği tehdit eden kim olursa onu darp edeceği sözünü verdi. Facebook hesabında yaptığı paylaşımda şu açıklamalarda bulundu: “Düzeni bozmaya ortak olmanın sonucunun olayın failine, ailesine ve toplumuna yansıyacağını biliniz. Kutsal Mabet’te düzeni ve huzuru bozmaya kalkışan herkese ciddi önlemlerle karşılık vereceğiz.”
Hemen ardından İseviyye’deki Filistinlilere bu konu hakkında broşürler dağıtıldı. Bu tehditlerin yanı sıra işgal polisleri Aksa’daki birçok murabıt ve serbest bırakılmış eski esirler hakkında tutuklama ve uzaklaştırma kararları çıkardı.
İbrani kaynakları, işgal hükümetine Ramazan ayı boyunca uygulanacak tedbirlere ilişkin güvenlik tavsiyelerinde bulunulduğunu açıkladı. Bu tavsiyeler Savunma Bakanlığı’nın işgal hükümeti, İsrail polisi, Şin Bet ve Cezaevi Hizmetleri ile yaptığı istişareler sonrasında geldi. Bu güvenlik kurumları Batı Şeria’dan 10 bin Filistinli’nin Mescid-i Aksa’ya girişine izin verilmesini ancak bu kararın da belirli bir yaş sınırına tabi olunması kararı verildi. Karara göre bu izinden faydalanabilecek erkeklerin 55 ve üstü, kadınların 50 yaş ve üstü, 12 yaşına kadar olan çocukların ise ebeveyni ile olması gerekiyordu.
İbrani kaynakları işgal hükümetinin bu tavsiyeleri kabul edip etmediğini belirtmese de işgal polisi bu tavsiyelere ek güvenlik hazırlıklarına girişti. İsrail polisi direniş kuvvetleriyle yapılan son esir takası anlaşmasıyla serbest bırakılmış Filistinli esirlerin Mescid-i Aksa’ya Ramazan ayı boyunca girişini engelledi. Yanı sıra ek kuvvetlerinin sayısını arttırarak 3000 polisin günlük olarak Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya yolları üzerinde farklı noktalarda görevlendirdi. Bu, Ramazan ayı itibariyle Eski Şehir sokaklarında Filistinlilerin daha fazla kısıtlamaya uğrayacağı anlamına geliyor.
İşgal devletinin geçtiğimiz yıllardaki tutumlarını göz önüne aldığımızda emniyet güçlerinin Ramazan ayında artık bir alışkanlık haline gelmiş farklı kısıtlama uygulamaları da getirdiğini görüyoruz. Bu kısıtlamaların en barizi yerleşimcilerin neredeyse her gün Aksa baskınlarına devam etmesi, seyyar satıcılar gibi Ramazan ayı ile ilgili her türlü gösterinin engellenmesi, dükkânlara kısıtlamalar getirilmesi, sudan sebeplerle esnafa para cezaları kesilmesi, sokaklarda ve ev önlerindeki Ramazan süslerinin kaldırılması ve yerleşimcilerin rahatsız olduğu gerekçesiyle davulcuların engellenmesi gibi olaylar yaşanmaktadır.
Son olarak Dini Siyonizmin etkisi artık yalnızca siyasi düzeyde etkili olmakla kalmıyor, İsrail polisinin de bir parçası kabul edilmektedir. Dini Siyonizm İsrail polisini yönetmekle kalmıyor, Kudüs ve Aksa’daki işgal polisinin tutumları üzerinde de doğrudan bir etkiye sahip taraf olarak hareket etmektedir. Geçen yılki Ramazan ve geçtiğimiz aylarda yaşanan saldırıların artış göstermesi bu yıl da Mescid-i Aksa’nın Ramazan ayında rahat bırakılmayacağını, Aksa’nın içindeki Müslümanlardan arındırılması ve itikâfın engellenmesi için saldırıların devam edeceğini gösteriyor.
Mescid-i Aksa’ya yönelik yürütülen saldırı ve bu kuşatmanın nasıl bir karşılık alacağı, Filistinlilerin önceki yıllarda Aksa’yı ve Aksa’daki haklarını korumak için başlattıkları ayaklanmalara benzer şekilde inisiyatifi yeniden ele geçirme becerisine sahip olup olmadıkları sorusu ise cevap bekliyor.
Bu yazı Kudüs Araştırmaları Uzmanı Ali İbrahim tarafından Arabi21 için kaleme alınmıştır, çevirisi Kudüs’te Bugün ekibine aittir.