2022 yılının gelmesiyle birlikte Mescid-i Aksa’da görev yapan iki muhafız, İslami Vakıflar’daki resmi görevlerini gerçekleştirmeleri nedeniyle işgal hapishanelerinde tutuklu bulunuyor. Tutuklamaların yaşanması bir ilk değil belki ancak tutuklamalar sıklıkla gerçekleşmeye başlamışken onları yalnız bırakmamalıyız.

12 gündür tutuklu olan Mescid-i Aksa Muhafızı Fadi Alyan görev başındayken tutuklanıp darp edilmiş ve evine baskın düzenlenerek aranmıştı. Fadi Alyan’ın tutuklanması, Mescid-i Aksa muhafızı olduğu için ödediği ilk bedel elbette değil. Daha önce de Mescid-i Aksa’da yerleşimcilerin yaptığı baskınlara karşı çıktığı suçlamasıyla 28 Haziran 2016 ile 8 Mayıs 2017 tarihleri ​​arasında 11 ay tutuklu kalmış ve işgal kuvvetleri tarafından Haziran 2020’de yeniden tutuklanarak altı ay boyunca Mescid-i Aksa’dan uzaklaştırılmıştı. Alyan, tutuklamaların yanı sıra evinin yıkılması gibi sonu gelmeyen tehditlere de maruz kalmaktaydı. Nitekim bu tehdit bir gerçeğe dönüştü ve 22 Şubat 2021’de ailesinin Kudüs İseviyye’de bulunan evinin yıkımı gerçekleşti. Bugün ise hüküm giymesine veya idari gözaltına alınmasına imkan verecek bir dosyanın hazırlanması için hücrede tutuluyor ve 03.01.2022 tarihinde gerçekleşecek ilk duruşmasını bekliyor.

İşgal polisi, Alyan’ın tutuklanmasından beş gün sonra Kubbet’üs Sahra’yı kuşattı ve yedi gün boyunca işgal hapishanelerinde gözaltında bulunan meslektaşı Luay Ebu el-Saad’ı tutukladı. Luay’ın Aksa’da polise saldırdığı suçlamasıyla 4 Ocak 2022 Salı günü mahkemeye çıkarılması bekleniyor. el-Saad’ın suçlanmasının dayanağı ise işgal polisinin koruması altında gerçekleşen baskınlarda, Yahudi ritüellerinde gözle görülür bir artış yaşanmasına karşı çıkarak görevini ifa etmesidir. Kuşkusuz bu durum, işgal polisinin kendisinin yargılanmasına ve hapse atılmasına imkan tanıyacak bir iddianame dosyası hazırlığında olduğunu gösteriyor.

Aynı gün tutuklanan Mescid-i Aksa’nın bir diğer Muhafızı Halil el-Tarhouni de on günlük uzaklaştırma cezası ile serbest bırakıldı. Tutuklanan bir diğer isim ise yedi gün uzaklaştırma cezasıyla serbest bırakılan ve Mescid-i Aksa’nın Temizlik İşleri Başkanı Raid el-Zughair oldu. Tüm bu yaşananlar, uzaklaştırma kararlarının ve tutuklamaların hiçbir hukuki bağlayıcılığı olmadığını ve tamamen keyfi kararlarla yenilendiğini gösteriyor.

Yukarıda yazılanlar, Mescid-i Aksa’nın muhafızlarına ve vakıf çalışanlarına yönelik son iki haftadır devam eden saldırıların bir bilançosu. Daha önce yaralanan, tutuklanan veya uzaklaştırma cezası verilenlerin listesi ise aralarında Issam, Arafat Najeeb, Imran, Badr el-Rajabi, Muhannad Idris ve Ihab Abu Ghazaleh gibi isimlerin bulunduğu uzun bir listeydi.

Mescid-i Aksa muhafızları ele alınırken üç temel unsura dikkat edilmelidir:

1- 48 topraklarındaki İslami hareket faaliyetlerinin Mescid-i Aksa’da 17 Kasım 2015 tarihinde yasaklanmasından ve ilim halkaları projesinin engellenmesinden sonra, Mescid-i Aksa muhafızları mescidi gün boyu korumakla görevli tek gruptu.Bu sebeple muhafızlar, işgal kuvvetlerinin yegane hedefi haline geldi.

2- Mescid-i Aksa muhafızlarına işgal polisinin uyguladığı baskı, engellemeler ve kısıtlamalar gittikçe artmakta. Aksa’ya baskın gerçekleştiren Siyonist gruplara eşlik edilmesini engellemeleri, yerleşimcilerin ihlallerini belgelemeleri ve yerleşimcilere 60 metreden fazla yaklaşmaları yasaklanmıştır. Bunların ötesinde maruz kaldıkları saldırılara; tehdit edilmeleri, darp edilerek tutuklanmaları, tekrar tekrar uzaklaştırma cezası almaları ve iddiasız suçlamalarla hapis cezasına varan kararlarla karşı karşıya kalmaları örnek olarak verilebilir. Maruz kalınan tüm bu hukuksuz muameleler, muhafızlar ve ailelerinin ödediği bedellerin artması için farklı şekillerde devam ediyor. Bu kapsamda Muhafız Fadi Alyan’ın yanı sıra Ahmed el-Dalal’ın da geçen yaz sonunda evi yıkılmış ve kışa, kalacak bir yerleri olmadan girmek zorunda bırakılmışlardı.

3- Tüm bunlar yaşanırken Vakıflar İdaresi, işgal devleti ile yüzleşmekten kaçınmaya devam ediyor. Bu bağlamda Haziran 2018’de Vakıflar İdaresi kadın muhafızları ihraç etmiş ve ardından Temmuz 2020’de muhafızların Mescid-i Aksa’daki olan bitenleri kayda alarak duyurmalarını yasaklayarak bu çemberi daraltmıştır.

En tehlikeli durum ise Ürdün yönetiminin doğrudan sorumluluğu altında bulunan bu muhafızlara yönelik gerçekleşen Siyonist saldırılar karşısında, Ürdün’ün resmi olarak geri çekilmesidir. Dahası, muhafızları tutuklamaya yönelik atılan bu son adım, ne bir bakanın ne de bir bakanlık sözcüsünün olağan ‘açıklama ve kınamasında’ en ufak bir seda bulmadan gerçekleşti. Mesele Ürdün televizyonunda geçen küçük bir haber olarak kaldı.

Bütün bu yaşananlar karşısında, Mescid-i Aksa muhafızlarına destek için harekete geçmek zorunlu hale geldi: Bizler, Kudüslüleri ve muhafızları destekleyerek onların yanında olduğumuzu göstermeliyiz.

“Bu değerlendirme yazısı Kudüs Araştırmaları Uzmanı Ziad Ibhais tarafından 02.01.2022 tarihinde kaleme alınmıştır.”

“Rica: Tercüme ve düzenlenmesi Kudüs’te Bugün ekibi tarafından gerçekleşmiş olup izinsiz paylaşılmaması rica olunur.”