Yahudi bayramlarının başlamasıyla birlikte Kudüs’te ortam kızışmakta, Yahudileştirmenin sürdürülmesi ve mukaddes şehir üzerinde İsrail kontrolünün dayatılması için dini bayramlardan yararlanılmaktadır.
Yahudilerin menora yakarak ve dini ritüellerle kutladıkları Hanuka, yerleşimcilerin varlığını ve Mescid-i Aksa’ya defalarca yapılan saldırıları artırmak için önemli bir istasyona dönüşmektedir. Bu Yahudileştirmenin özellikleri, Filistinlilere uygulanan ağır kısıtlamalarda ve yerleşimcilerin Mescid-i Aksa avlularına ve Eski Şehir’in ara sokaklarında provokatif bir şekilde gerçekleştirdiği baskınlarda açıkça görülmektedir.
Uzmanlar bu olaylar arasında, 25 Aralık’a denk gelen ve sekiz gün sürecek olan bu bayrama dair artan riskler konusunda uyarmaktadır. Bu bayramlar, Kudüs’ün kimliğini değiştirmenin bir aracı haline gelerek, dini mahiyetinin ötesine geçmektedir. İşgal yönetimiyle dini normalleşmeyi destekleyen bu ritüellere talihsiz bir şekilde Arapların da katıldığı görülmektedir.
Aksa’da Menora Yakmak
Kudüs konusunda uzman yazar Ali İbrahim, Hanuka bayramının İbranice’de “açılış” anlamına geldiğini ifade etmektedir. Yahudi rivayetlerine göre tapınaktaki sunağın yeniden adanması onuruna kutlanmaktadır. Kudüs’te Rabbe yeniden ibadet edilmesi sevincinin yaşanmasından dolayı buna “Işık Bayramı” da denmektedir.
İbrahim, Sanad Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, bayramın sekiz gün sürdüğünü ifade etmiştir. Ayrıca Hahamlar, tıpkı milattan önce 2. yüzyılda Hasmonluların Yunanlılara karşı gerçekleştirdiği isyanla bağlantılı olan tarihi bir olay bağlamında Purim’i ekledikleri gibi bu bayramı da Yahudiliğin dini bayramları arasına eklemişlerdir.
Bayram ritüelleri arasında “menora” adı verilen dokuz kollu özel bir şamdan üzerinde mumların yakılması yer almaktadır. Yahudiler ilk gün bir mum yakarlar ve özel bayram dualarının yanı sıra sekizinci güne kadar her gün yeni bir mum eklenmektedir.
İbrahim, mum yakılmasıyla ilişkilendirilmesi nedeniyle Hanuka’nın Kudüs’teki durumu büyük ölçüde etkilediğine dikkat çekmektedir. Menoraların Mescid-i Aksa’ya sokulmasına çalışılmakta, işgal altındaki Burak Meydanı’na büyük bir menora dikilmekte ve bayram günleri boyunca yanmaktadır.
İbrahim’in ifadesine göre Mescid-i Aksa’ya menora getirilememesine rağmen, yerleşimciler, 2023’te Mescid-i Aksa’nın doğu avlusunda üç mum yaktıkları gibi, Mescid-i Aksa’ya yaptıkları baskınlar sırasında da mum kullanmaktadır.
Mescid-i Aksa’da dini ritüelleri gerçekleştiren ve Eski Şehir’in ara sokaklarında dans eden yerleşimcilerin sayısını artırma çabalarının devam etmesiyle birlikte bu bayramda baskınlar da artmıştır.
İbrahim, Hanuka bayramı sırasında İsrail yetkililerinin aldığı güvenlik önlemlerini şöyle anlatmaktadır: “İşgal yetkilileri, güçlerini Eski Şehir’e ve Mescid-i Aksa çevresine konuşlandırmak, Filistinlilerin hareketini engellemek için kontrol noktaları, sabit ve hareketli bariyerler kurmak da dahil olmak üzere ciddi kısıtlamalar uygulamaktadır.”
Bu kısıtlamaların, yerleşimcilerin Kudüs’te ritüellerini ve kutlamalarını yapabilme özgürlükleriyle paralellik arz ettiğine dikkat çeken İbrahim, İsrail’in kısıtlamalarının Filistinlilerin ulaşımlarında gecikmelere neden olduğunu ve yerleşimcilerin korunması nedeniyle Filistinlilerin dükkanlarının kapanmak zorunda kaldığını açıklamaktadır.
İbrahim, Hanuka da dahil olmak üzere Yahudi bayramlarının Kudüs’teki yerleşimin genişlemesini teşvik etmeye katkıda bulunduğunu belirtmektedir. Bayramlar, yerleşim projelerinin artması için doğrudan bir bahane olmasa da yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’nın etrafındaki bölgelerde provokatif danslar ve sokaklarda halka açık ritüeller gerçekleştirerek varlıklarını artırmalarına olanak tanımaktadır. Bu olaylar Eski Şehir’deki günlük yaşamı ve ticareti büyük ölçüde etkilemektedir.
Hanuka, işgal yönetiminin Kudüs’ü Yahudileştirme stratejisinin bir parçasını temsil etmektedir. Yahudi bayramlarında, özellikle Mescid-i Aksa gibi kutsal mekanlarda ve Şeyh Cerrah mahallesinde şehre yönelik saldırılar ve şehrin kültürel karakterini değiştirmeye yönelik girişimler artmaktadır.
İbrahim, İşgal yönetiminin, yerleşimcilerin artan saldırılarıyla Mescid-i Aksa üzerindeki kontrolünü güçlendirmek için çalıştığını belirterek, Filistinlilerin bu günlerde Kudüs’te karşılaşabilecekleri potansiyel tehlikeler konusunda uyarılarda bulunmaktadır.
Olası Senaryolar
İbrahim, Hanuka sürecinde Kudüs’te güvenlik sorununa veya siyasi gerilime yol açabilecek olası senaryolardan bahsetmekte, bayramın Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın Yahudileştirilmesi bağlamında ek bir adım olduğuna ve yeni direniş operasyonlarının önünü açabileceğine inanmaktadır.
Ayrıca İsrail saldırılarına karşı Filistin inisiyatifinin yeniden tesis edilmesinin gerekliliğini vurgulayarak, bugünkü herhangi bir hareketin gelecekteki işgal planlarını engellemek için önemli bir adım olacağını vurgulamıştır.
Arapların Bayramlara Talihsiz Katılımları
Müslüman Alimler Derneği üyesi Mahmud el-Şecravi, yıllardır Hanuka’nın Arapların talihsiz katılımıyla öne çıktığını ifade etmektedir. Örneğin normalleşme taraftarı bazı Arap ülkeleri Dubai’de menora yakmış, bu da bu bayramlara katılımı işgal yönetimine destek ve dini normalleşme gibi göstermektedir. Bu bayramların çoğu sonradan çıkarılmasına ve Tevrat’ta geçmemesine rağmen gerçek zannedilmektedir.
El-Şecravi, Sanad Haber Ajansı’na şöyle açıklamada bulunmuştur: Tapınağın kaybolma veya yıkılma tarihine yakın olduğunu iddia ettikleri Birleşmiş Kudüs Günü şeklinde tanıtılan Kudüs’ün İşgali Günü gibi, dini kılıfa bürünmüş başka Yahudi bayramları da bulunmaktadır. Ancak bu iddiaları destekleyecek hiçbir tarihsel veya arkeolojik kanıt yoktur. Kudüs Tapınağı, tahrif edilmiş Tevrat’tan ve hahamların zihninde ürettiklerinden başka bir şey değildir.
Son yıllarda yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya şamdanlar getirip yakmaya çalıştıklarını ancak henüz bunu başaramadıklarını ifade etmektedir. Bu gerçekleştiğinde de bunu büyük bir başarı olarak değerlendireceklerdir. Fas, Ürdün ve Mısır gibi bazı Arap ülkelerinde menoraların gizli veya açık bir şekilde yakılması, bu bayramlara katılmayı işgal yönetiminin politikasını onaylamak gibi göstermektedir.
El-Şecravi, tüm Yahudi bayramları gibi Hanuka’nın da Kudüs’ü büyük ölçüde etkilediğini teyit etmektedir. Bu bayramları kutlamak için çok sayıda dindar Siyonisti Kudüs’e getirmekte ve şehri Yahudi bayraklarının renklerine boyamaktadırlar. Bu dindar Siyonistler Kudüs’te yaşamamakta, şehir dışından otobüslerle getirilmektedir.
Bu bayramların, Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın kimliğini değiştirmeyi, Kudüs’ü İsrail Devleti adını verdikleri devletin başkenti olarak göstermeyi amaçladığını ifade etmektedir. Ancak Eski Kudüs bölgesinde Müslüman ve Hıristiyan Arap varlığı hâlâ Yahudi varlığından çok daha fazladır.
Yahudi bayramlarının yılda 100 günü aştığını ve dindar Siyonizmin, dindar Yahudileri siyasi hedeflere yönlendirmek için bu günleri istismar ettiğini eklemekte ve bu bayramlar arasında Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerindeki kontrollerinin sürekli baskınlar yoluyla dayatılmasını kutladıklarını belirtmektedir. Bunu ibadetlerinin bir parçası, inançlarının ve tarihlerinin çarpıtılması olarak görmektedirler.
El-Şecravi şöyle devam etmekte: “Yahudilerin gerçekleştirdiği yürüyüşlerde şehre Yahudi karakteri kazandırmak için Kudüs dışından katılımcılar getirmektedirler. Bu durum, Kudüs’ün Yahudileştirilmesi çabaları konusunda büyük bir başarısızlıktır ve Kudüs’teki ezici çoğunluğun Araplara ait olduğunu göstermektedir.
Kudüs’ün Yahudileştirilmesi konusundaki başarısızlığın, özellikle Kudüs’ün Yahudileştirilmesi ve Filistinlilerin yok edilmesi konusunda sınır tanımayan dini Siyonizmin büyümesiyle birlikte büyük bir tehlikenin varlığını hissettirdiğini eklemektedir. Şu anda Gazze’de olanların Filistin meselesini tasfiye etmek için daha büyük bir planın bir parçası olduğunu ve bir sonraki aşamada Batı Şeria’nın Yahudileştirilmesinin olabileceğine işaret etmektedir.
Siyonistlerin Yahudiye ve Samiriye adını verdikleri Batı Şeria’yı kendi toprakları ve kadim devletlerinin toprağı olarak gördüklerini ifade etmektedir. Dolayısıyla bölgedeki siyasi hedeflerine ulaşmak amacıyla bu kontrolü Yahudi bayramları ve sahte dini uygulamalar üzerinden kurmaya çalışmaktadırlar.
Bu yazı İman Şebir tarafından kaleme alınmıştır, çevirisi Kudüs’te Bugün ekibine aittir.