Written by Görüş

İşgalin Kayıpları: Refah Ekonomisinin Sonu mu?

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik gerçekleştirdiği saldırı dokuzuncu ayına girerken bütçesinden, fonlarından ve çeşitli sektörlerden kaynaklanan ekonomik yükleri de artıyor. Bu makalede, savaşın İsrail’in genel bütçesine nasıl yansıdığını, GSYH’nın nasıl gerilediğini, önemli iktisatçıların bu harcamalar nedeniyle yaptıkları “kayıp on yıl” uyarılarını ve son olarak, daha önce görülmemiş bütçe açığı oranlarının artmasının ne anlama geldiğini ve refah ekonomisinin nasıl büyük bir vurgun yediğini ele alacağız. 

“Açık Çek” Kavgası” 

Gazze saldırılarından iki ay sonra Aralık 2023 ortalarında Knesset, üç oturumun ardından nihai olarak 2023 yılı genel bütçesinde yapılacak değişikliği onayladı. Yapılan değişiklikte bütçe, savaşın giderlerini karşılamak için 28.9 milyar şekel (7.87 milyar dolar) arttırıldı. Artış öncesinde 2023 yılı için ayrılan toplam bütçe, 484 milyar şekel yani 131 milyar dolar olarak belirlenmişti. Geçen ocak ayında ise Knesset, 2024 yılı genel bütçesini 582 milyar şekel (156 milyar dolar) arttıracağı haberini onayladı. 

İşgal ordusunun 2024 bütçesi, 2023 yılında kararlaştırılan bütçenin üzerine eklenen 53 milyar şekel (14.8 milyar dolar) ile 117 milyar şekele (31.6 milyar dolar) ulaştı. Yanı sıra, ordu harcamaları da %24 oranında artış yaşayarak 102 milyar şekele (27.5 milyar dolar) seviyesine ulaştı. Maliye Bakanlığı, ordu bütçesine yönelik itirazlarını sürdürürken, orduya açık çek verilmesi konusu gündeme oturan bir diğer başlıktı. Bakanlık, Gazze savaşının orduya açık çek verilmesini gerektirecek bir durum olmadığını savunarak ordu bütçesinin detaylı incelenmesini talep etti. Bu talep ile Bakanlık, GSYH’nin %7’sine ulaşan bütçe açığının artan savaş maliyetleriyle kontrol edilemez bir boyuta gelmesini engellemeyi amaçlıyor.  

İşgal devletindei bir önceki yıl Eylül ayında 4.6 milyar şekel olan bütçe açığı, 2023 yılı Ekim ayında 22.9 milyar şekel olarak tahmin edildi. Savaşın, bütçe açığında ve borç dengesinde ciddi bir artışa neden olacağı beklentileri de yanı sıra artmaktaydı. Nitekim bu durum, 2025 yılının “ekonomik olarak kayıp” bir yıl olacağı görüşlerini gündeme getirdi. Bütçe açığının artması, GSYH’ye göre genel borç oranını da kötü etkileyecek ve kredi notunda düşüşe neden olacaktı. Enflasyon göstergelerindeki yükseliş de şekel değerinin en düşük seviyelere inmesine ayrıca neden olmakta. Tüm bu göstergeler, İsrail’in savaş maliyetleri nedeniyle bozulan ekonomik dengesini tamamen iyileştirmek için önünde çok uzun bir yol olduğunu göstermekte. 

Savaşın özel tüketim, iç yatırımlar, turizm vb. alanlara olan etkisi göz önüne alındığında İsrail Maliye Bakanlığı önceki tahminlerinde 10 milyar şekel olarak düşündüğü ihracat açığının şu an 12 milyar şekel olacağını ön görüyor. Bu ön görüye ek olarak, savaşta yaralanan çok sayıda kişinin tedavi edilmesi ve yerinden edilen kişilerin otellere tahliyesinin kötü bir planlamayla yapılması büyük harcamalara neden olmuş ve turizm, sağlık ve sosyal güvenlik gibi sivil bakanlıkların harcamaları kontrolden çıkmıştır. Bunların yanı sıra hükümetin artık orijinal bütçe açığını koruyamayacağına dair de genel bir kabul söz konusu. 

“Para Burada Değil!” 

Savaşın dokuzuncu ayına girmesiyle bu savaşın, savaşın ardından ekonomik büyümenin gerçekleştiği türden bir hadise olmadığı anlaşıldı. Daha doğrusu, Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan değerlendirmeler üzerinden savaşın günlük maliyetinin 300 milyon dolar şeklinde tahmin edilmesi beraberinde gerilemeyi ve çöküşü getirecek. Bugün ise savaşın maliyetinin toplamda 60 milyar dolar ya da daha yüksek meblağlara ulaşacağı tahmin ediliyor. Zira hesaba katılmamış birden fazla maliyet ve daha uzun sürecek bir savaşı tercih eden siyasi liderler, bu maliyetin, beklentilerin çok daha üstüne çıkmasına kapı aralayabilir. 

Bu durumun ışığında, İsrailli ve yabancı önde gelen 300 iktisatçı, Binyamin Netanyahu hükümetine ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’e bir uyarıda bulunarak çıkmaza girmiş ekonomik durumu çözmek için alınması gereken acil adımları belirttiler. Bu uyarının altına imzasını atan isimlerden biri Ekonomi Nobel ödülü sahibi İsrailli Amerikalı İktisatçı Joshua Angrist, İsrail Merkez Bankası Eski Başkanı Karnit Flug ve Jacob Frenkel’i uyararak şayet bütçede büyük bir değişime gidilmezse işgal devletinin büyük mali sıkıntılarla karşı karşıya geleceğini belirtti.  

En ciddi uyarıyı yapan ise Tel Aviv Borsası Başkanı Ittai Ben Zev oldu. Ben Zev, hükümeti vatandaşların mal varlıklarını ülke içinde yatırım yapmak yerine yurt dışına göndermelerini teşvik ettiği için eleştirdi. Savaşa yönelik artan hükümet harcamalarını finanse etmek yerine böyle bir politika izleyen hükümeti eleştiren Ben Zev, “Eğer on yıl sonra uyandığımızda paranın burada olmadığını görürsek, zengin bir ülkeden fakir bir ülkeye dönüşeceğiz çünkü bu çok kaygan bir zemin.” şeklinde açıklamalarda bulundu 

Peki ya İsrail’deki Ruh Sağlığından Ne Haber? 

Savaşın ardından ekonominin hızla düzelebileceğine dair iyimser düşünceler de yerini birtakım şüphelere bıraktı. Bu görüşü, İsrail Merkez Bankası Başkanı Amir Yaron’un Ocak 2024’te İsrail Hükümetine ilettiği mesajda görmek mümkündür. Yaron, İsrail’in Gazze savaşının olumsuz etkilerinin, güvenlik bütçesinde sürekli bir artışa neden olacağı ve bu durumun ekonomiyi uzun yıllar boyunca etkileyeceği konusunu dile getirdi. Bu koşullar altında, “kayıp yıllar” olarak adlandırılan dönemi engellemek amacıyla devlet harcamalarından tasarruf edilmesi ve ileriki yıllarda gelir artışı sağlanması gerektiğini belirtti.  

Merkez Bankası ise 2024 yılında işgal devletinin ekonomisinde daralma yaşanacağını öngörüyor. Özellikle, İsrail’in temel saiklerinden biri olarak görülen ve bünyesinde çalışan birçok görevlinin şu an yedek asker olarak orduda çalıştığı yüksek teknoloji sektörü, bu gerilemeden payını almış durumda. Askerlerin Gazze’de bulunduğu her bir gün iş sahipleri, hisselerini ve yatırımlarını geliştirmeye uğraşıyor. İsrail’in en büyük bankalarından Bank Hapoalim, yatırımcılar ve siyasi karar alıcıları aşırı iyimserlikten kaçınmaları konusunda uyardı. Banka, tam anlamıyla bir iyileşmenin sürecin başında tahmin edilenden daha uzun sürebileceğini belirtti. 

Aynı zamanda, Tel Aviv finans piyasasında da ciddi sıkıntılar yaşandı. Savaşın genişleme endişesi nedeniyle yatırımcılar, İsrail ticari markalarına yaptıkları yatırımlarını daha istikrarlı ülkelere çekmeyi tercih ettiler. Ayrıca, dünya kamuoyunun İsrail’e karşı bakış açısının değişmesi, İsrailli şirketlerin dış ticaret ilişkilerinin geleceğini de tehlikeye attı. 

Borç Üstüne Borç 

İsrail Maliye Bakanlığı verilerine göre, 2023 yılında İsrail’in aldığı borç 43 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. 2024 yılında, savaş nedeniyle bu borca 21 milyar dolar daha eklendi. 2023’te borç/GSMH oranı %62,1 seviyesine ulaştı. 2024 yılında ise bu oranın %67’ye çıkması bekleniyor. 2023 Ekim itibarıyla uluslararası tahvil satışı 8 milyar dolar, iç borçlanma 31 milyar dolar oldu ve kamu borcu 2023 yılı sonunda 304 milyar dolara yükseldi. 

Bu harcamalar, işgal hükümetinin Gazze savaşının maliyetini karşılamak için kredi arayışında olduğunu göstermekte. Tahvil ihracı savaşın yarattığı belirsizlik nedeniyle zor olsa da, hükümet ihtiyacı olan kredileri yatırımcılara hazine bonosu satarak sağlamaya çalışıyor. Moody’s Şirketi İsrail devlet tahvilleri notunu A1 seviyesinden A2 seviyesine düşürdü. Bu düşüş İsrail’i İzlanda ve Polonya gibi daha mütevazı devletlerle aynı safta birleştirmiş oldu.  

İşgal devletinin borç yükü, savaş öncesindeki öngörülerden çok daha yüksek seviyelerde seyredecek çünkü İsrail, kredi ihtiyaçlarını karşılamak ve bütçe açığını kapamak için büyük ölçüde yerel piyasaya bağımlı durumda. Ayrıca, borçlanma araçları ihracının 2023’e göre yaklaşık üçte bir oranında artarak 210 milyar şekele (58 milyar dolar) ulaşması bekleniyor. Savaşın başlamasıyla İsrail ekonomisinde yaşanan durgunluk, özellikle bazı sektörlerin tamamen durmasına ve diğerlerinin de minimum seviyeye çekilmesine yol açtı. 

Bu veriler ışığında Maliye Bakanlığı, savaş bütçesindeki açığı gidermek için Negev ve El Celil’i Kalkındırma Bakanlığı, Kadının Statükosunu Geliştirme Bakanlığı gibi ihtiyaç duyulmayan on bakanlığın kapatılmasını önerdi. Ayrıca, savaşın İsrail ekonomisini bir çıkmaza sokması nedeniyle çeşitli önlemler alması gerektiğini belirtti. Bu önlemler arasında; koalisyon hükümetinin fon desteğinin 5 milyar şekele (1,4 milyar dolar) azaltılması, gaz fiyatlarına verilen desteğin kaldırılması, tütün vergilerinin ve bankacılık hizmetlerine yönelik vergilerin artırılması, hükümet tayinlerinin askıya alınması, kamu personelinin maaşlarına zam yapılmasının ertelenmesi, vergi imtiyazlarının azaltılması ve bankalara önümüzdeki iki yıl boyunca 2,5 milyar şekele (700 milyon dolar) varan ek vergilendirme yapılması bulunuyor. 

Şekelin ve Başka Şeylerin Değer Kaybetmesi 

Bütün bu gelişmeler, Gazze savaşından kaynaklanan ekonomik belirsizliğin oldukça büyük olduğunu gösteriyor. Bu belirsizlik, risklerin artmasına ve işgal devletinin bütçe açığının daha da kötüleşmesine neden oluyor. Ek olarak ülkenin kredi notunun tekrar düşürülmesi endişesini doğuruyor çünkü kısa vadeli tahvil getirileri azalıyor. Aynı zamanda, yatırımcılar jeopolitik riskler nedeniyle daha güvenli ülkelere yöneliyor. Örneğin, ABD’li teknoloji şirketi Intel, İsrail’de mikroişlemci üretecek bir fabrikanın genişletilmesi projelerini savaş nedeniyle askıya aldı. Ayrıca, İsrail artık milyonerlerin yatırım yaptığı ilk on ülke listesinden de çıktı. İsrail devlet tahvillerine yönelik kredi temerrüt takaslarındaki risk primi on yılın en yüksek seviyesine ulaştı. 

İsrail’in Gazze saldırısının ekonomiye bir diğer etkisi, şekelin değer kaybetmesi ve ithal ürünlerin maliyetinin artması oldu. Ayrıca, İsrailli şirketler dış piyasalardan likidite sağlamaya çalışırken yabancı yatırımcılar bu şirketlerdeki hisselerini teker teker satmaya başladılar. Bunun nedeni, 2023 yılının ilk yarısında 3,5 milyar dolar kâr elde eden bu şirketlerin, savaş nedeniyle aynı yılın son çeyreğinde ve 2024’ün ilk yarısında kârlarında bir gerileme yaşamasıdır. 

Diğer tarafta işgal devletinin en büyük beş bankasının hisseleri de %20 gerilemeyle savaştan nasibini alanlar arasında. Leumi Bankası %22, İsrail Discount Bankası %20.4, İsrail Birinci Uluslarası Bankası %20.4, Hapoalim Bankası %18, Mizrahi Tefahot Bankası ise %17.1 oranında düşüş yaşadı. Savaş devam ettikçe hisselerini satan yatırımcıların sayısı da arttı. 

Bu veriler Gazze’de devam eden savaşın İsrail ekonomisine verdiği ilk hasarların yalnızca birer örneğidir. Yanı sıra, iktisatçılar 2024 yılının İsrailliler için ekonomik açıdan kötü geçeceğini ve çoğunun şimdiki durumuna göre ya daha fazla fakir ya da daha az zengin olacağını söylediler. Tüketimin azalması işgal devletinin yıllar boyu ileri sürdüğü refak ekonomisini de eskide bırakacak. Bunlar şaşırtıcı tahminler değil; çünkü işgal devletinin Gazze’de savaş halindeyken Lübnan’da da bir savaşa girişmesi, ekonomisini daha da baltalayacak ve ekonomisi için daha önce görülmemiş şekilde çökertici bir hamle olacaktır. 

Bu makale Nidal Şeref tarafından Metras için kaleme alınmıştır. Çeviri Kudüs’te Bugün ekibine aittir.