2022 yılının başlamasıyla sabah namazını Mescid-i Aksa’da kılmaya yönelik Filistinlilerin başlattığı el-Fecrü’l Azim çalışması, Mescid-i Aksa’da haftalık olarak büyük gruplardan oluşan Kudüslülerin gerçekleştirdiği girişimler arasında ön sırada yerini aldı.

Görünen o ki işgal makamlarının son dönemde bunu hesaba katmamış olması Kudüs’te kartların yeniden karışmasına yetiyor. Üstelik önümüzdeki Nisan ayının başına denk gelen Ramazan ayı ile Radikal Tapınak Grupları’nın her yıl Mescid-i Aksa’da kalıcı bir mevcudiyet kazanmak ve her seferinde yeni bir ilerleme elde etmek için değerlendirdikleri Pesah Bayramı da yaklaşmış oluyor.

Kuşkusuz bu girişimin tarihine bir bakış, faaliyetlerinin ve etkisinin boyutunu gözler önüne serecektir. Sabah namazına yönelik yapılan bu halk girişimi, ilk olarak pandeminin Çin dışında yayılmasının başlangıcına denk düşen Kasım 2019’da el-Halil şehrindeki İbrahim Camii’nde başlatıldı. Bu çalışmanın amacı, işgal makamlarının 2009 yılında Yahudi mirası ilan ettiği İbrahim Camii’ndeki Filistinli mevcudiyetini artırmak ve bu çalışma ile camiyi el-Halil’deki olayların ön saflarına geri taşıyarak bir buluşma noktası haline getirmekti.

Kudüslüler, 10 Ocak 2020 Cuma günü Mescid-i Aksa’da ilk sabah namazını (el-Fecrü’l Azim) duyurmak için bu girişimi üstlendiler ve bu kampanyanın amacı, Kudüs’te mübarek Mescid-i Aksa’da Filistinli varlığını artırmaya yönelikti. Özellikle de Kudüs’teki ve Yeşil Hat bölgelerindeki Filistinliler için tatil günü olduğu için cuma günü ve cuma sabah namazı seçilmişti. Bu girişime verilen halk desteğinin büyüklüğü, işgal hükümeti için bir sürpriz olmuştu; çünkü sabah namazının seçimi Yeşil Hat bölgelerinde yaşayanlar için büyük bir zorluktu. Öyle ki Kudüs’e erkenden ulaşmak, sabahın erken saatlerinde yola çıkmayı gerektiriyordu. Yeşil Hat sakinlerinin çoğunluğunun el-Muselles ve el-Celil bölgelerinde yaşadığı göz önüne alındığında, Kudüs’e araba ile iki ila üç saatlik bir yol söz konusu. Ancak tüm bunlara rağmen, binlerce Kudüslünün yanı sıra bu bölgelerden binlerce kişi, her cuma sabah namazını eda etmek için Mescid-i Aksa’ya geliyordu. Böylesi bir girişim ve destek, işgalden bu yana şahit olunmamış olağanüstü bir manzarayı doğuruyordu.

Böylece el-Fecrü’l Azim hızlı bir şekilde, her cuma günü, Mescid-i Aksa’da Filistin halkının seçimlerini, önceliklerini ve istediklerini yansıtan haftalık dini ve siyasi bir gösteriye dönüştü; Filistinli esirler meselesi gibi yaşanan pek çok sorun Kudüs sokaklarında dile geldi. Tüm bunlara karşılık işgal devleti Mescid-i Aksa’ya gelenlerin sayısını azaltmak için aldığı çeşitli tedbirlerle öfkesini dile getirmişti. İşgal devleti yetkilileri, Yeşil Hat bölgelerinden gelen otobüsleri zaman zaman durdurarak gün doğumuna kadar saatlerce bekletti. Ayrıca cuma sabah namazında bulunulmasına ve sonrasında atılan sloganlara istinaden Kudüslülerin telefonlarına uyarı mesajları göndererek “tahrik” ve “hukuk ihlali” olarak nitelendirdiği bu eylemlere yönelik uyarılarda bulunmuştu. Kimi zaman ise Kudüslülerin kimliklerine el koymuş, Eski Şehir’e ve Mescid-i Aksa’nın kapıları önüne bariyerler koyup girişleri engellemiş ve hareketin, girişimin “provokatif” isimleri olarak nitelendirdiği bazı kişileri tutuklamıştı.

Ancak o yıl mart ayında gelen Korona salgını, Netanyahu hükümeti için bir can simidi olmuş ve tam kapanma ile Mescid-i Aksa tamamen kapatılmıştı. Bu da girişimin durdurulmasına neden oldu ve böylelikle, korona ile mücadele, 28 Ramazan olayları gibi sebeplerden dolayı girişim gündemden düştü.

Ancak geçen yıl aralık ayında, Kudüslü gençler girişimi yeniden başlatmak için çağrıda bulundu ve 10 Aralık 2021 Cuma günü el-Fecrü’l Azim’in kademeli olarak yeniden başlatılması için canlandırıldı; böylece girişim yeniden geniş yankı buldu. 2021’in sonu ve 2022’nin başı itibariyle geri dönen el-Fecrü’l Azim girişimi, işgal altındaki Kudüslüler ve Filistinliler için bir meydan okuyuşu temsil etmekte. Bu nedenle seçilen sloganlar, halkın halini tercüme eden ilk haline bürünmek için geri döndü. Öyle ki bu yılın ilk cuma sabahında Kudüs ve Filistin topraklarını temsilen “Ahiret Vaadinin Şafağı” ve “Aksa Muhafızlarının Şafağı” sloganları atıldı.

Görünen o ki işgal yetkilileri bu girişim aracılığıyla şu anda yaşananların ciddiyetinin farkında ve girişimi engellemek ve Kudüs’te kontrolleri elinde tutmak için Mescid-i Aksa’nın kapılarında ve Kudüs’e giden yolların önündeki icraatlari kasten artırır durumda. Ancak şu anda bu girişimin koşullarına hızlı bir bakış, işgal devletinin bu kez el-Fecrü’l Azim’i durdurmaktaki acizliğini açıkça gösteriyor; çünkü cuma günü Mescid-i Aksa’da sabah namazını engellemek için Korona dahi hiçbir mazeretleri bulunmamaktadır. Tüm dünya pandemi ile bir arada yaşamaya ve her şeyi normale döndürmeye başlarken, Bennett hükümetinin yakın bir takvimde yeni bir kapanmaya başvurması pek olası durmuyor. Öte yandan bu girişimin tarafgirlikten uzak ve tamamen bir halk girişimi olması, işgal hükümetinin her zaman yaptığı gibi Cuma namazını ‘siyasallaştırmakla’ suçlamasını zorlaştırıyor.

Durum olası bir şekilde, önümüzdeki dönemde bu girişimin Batı Şeria topraklarını da kapsayacak şekilde yayılmasına tanıklık edileceğine işaret etmekte. Öyle ki son günlerde Mescid-i Aksa’dan, Nablus gibi Batı Şeria’nın diğer şehirlerinde de el-Fecrü’l Azim’in yayılması için yapılan çağrılarda bu konunun gündeme alındığı görüldü. Şayet bu durum başarılı olursa girişim, kontrolü neredeyse mümkün olmayan haftalık bir halk gösterisine dönüşecektir. Cuma gününün Müslümanlar için kutsallığını hele de cuma sabah namazının insanlardaki manevi yerini Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar için önemi ve kutsallığı ile düşünecek olursak; İsrail kendini, hiçbir şekilde lehine olmayacak ve tamamen dini bir çıkışa sahip bu girişim ile yüzleşmekten ve her hafta engellemesi ve kaçması imkansız olan bu durumdan alıkoyamayacaktır. Üstelik Ramazan’ın yaklaştığı da hesaba katılırsa, Mescid-i Aksa’da Filistinlilerin sayılarının artmasıyla her hafta neler olabileceği tahmin edilmektedir.

Fazlasıyla kırılgan bir yapıda olan Bennett hükümetinin bir toplu halk ayaklanması karşısında durması mümkün değildir. Bu nedenle ne el-Fecrü’l Azim girişimini durdurmak ne de devamını seyretmek Bennett hükümetinin çıkarına olmadığı aşikardır. Dolayısıyla Bennett hükümeti, Kudüslülerin kendisini başarıyla sürükledikleri bir çıkmazın içerisinde ve çaresiz bir durumdadır. Şayet İsrail düşüncesiz bir karar alırsa kendisini bir kez daha karşı koyamayacağını bildiği bir halk direnişinin içinde bulacaktır.

“Bu değerlendirme yazısı Kudüs Araştırmaları Uzmanı Dr. Abdallah Marouf tarafından 27.01.2022 tarihinde kaleme alınmıştır.”

“Rica: Tercüme ve düzenlenmesi Kudüs’te Bugün ekibi tarafından gerçekleşmiş olup izinsiz paylaşılmaması rica olunur.”