Written by Görüş

Hanuka Bayramı… Aksa ve el-Halil’deki En Son Yahudileştirme Gelişmeleri

Siyonist işgal devleti bugün Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine 144 bin metrekarelik alanın tamamına bir Tapınak inşa ederek Mescid-i Aksa’nın dini işgalini planlamaktadır. Bu işgali, paylaşım fikri üzerine kurulu aşamalı bir planla gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Paylaşım fikri, Mescid-i Aksa’nın sonraki aşamalarda tamamen Yahudilere ait bir mekan olmasına hazırlık olması için önce Müslümanlar ve Yahudiler arasında ortak kutsal bir mekan olduğu fikrini yayma anlamına gelmektedir. Bununla Mescid-i Aksa’nın yalnızca İslami bir mukaddes olma özelliğini yitirip yalnızca Yahudilere ait bir mabed olması hedeflenmektedir. Mescid-i Aksa’nın kimliğini değiştirmeyi temel alan bu girişim, üç türlü paylaşım fikri üzerinden yürütülmektedir: İlki, mescitte Müslümanlar bulunduğu sırada Siyonist yerleşimcilere özel baskın saatlerinin belirlendiği zamansal bölünme, ikincisi mescidin doğu avlusundaki belirli noktaları ve yapıları kontrol altına alıp yerleşimcilere tahsis etme üzerine kurulu mekansal bölünme ve üçüncüsü de Mescid-i Aksa’daki İslami yapıları göz ardı edip mescit tamamen bir Yahudi tapınağına dönüşmüş gibi Tevrat’taki ibadetlerin hepsini gerçekleştirerek tapınağın zihinlerdeki manevi inşasını kurmaktır. 

Saldırı Dönemlerine Dönüşen Bayramlar 

Ağustos 2003’te meydana gelen Aksa İntifadası’nın ardından işgal devletinin başlattığı ve 21 yıldır devam eden yerleşimcilerin Mescid-i Aksa baskınları, Siyonist dini ve milli bayram günlerinde adeta Mescid-i Aksa’ya saldırılan özel günlere dönüşmüştür. El ele verip ortak çalışmalar yürüten radikal Tapınak Grupları da bu bayram günlerini Mescid-i Aksa’nın kimliğini değiştirmek için altın fırsat olarak değerlendirmiştir. İşgal devleti mahkemeleri, emniyet güçleri ve siyasi organları da Mescid-i Aksa’nın statükosunun değiştirilmesine yönelik çabalarını birbirini tamamlar nitelikte sürdürmüştür. Mescid-i Aksa’nın baskınlar için zamansal olarak bölünmesi, pazardan perşembeye günde dört saat olmak üzere sabit saatler yerleştirilmesiyle hayata geçirilmiştir. Günümüzde altı saate varan baskın saatleri giderek artmaya devam etmektedir. Mescidin mekansal bölünmesi ise Aksa’nın doğu avlusuna sanki “gizli bir sinagog” havası verip mescidin geri kalanından izole etme girişimleriyle devam etmektedir. Aksa’nın güneybatı avlusunun ve Bab’ür Rahme Mescidi’nin işgal edilme girişimleri Müslümanlar tarafından ribat ve direnişle karşılanmasına rağmen hedeflerine yönelik çabalar sürmektedir. Yine mekansal bölünmenin yerleşmesi amacıyla Yahudiler Aksa’da ardı sıra sabah ve akşam namazları, tam secde ve Haham takdisi gibi Talmudik ritüeller gerçekleştirmektedir. 

Bu olaylar arasında baskınların ciddi şekilde arttığı dört bayram bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla şu şekildedir: Miladi takvimde mart ya da nisan ayına denk gelen sekiz günlük Pesah, mayıs ya da haziran ayında bir gün kutlanan Kudüs İşgalinin Yıl Dönümü, temmuz yahut ağustos ayında bir gün süren Tapınak’ın Yıkılış Yıl Dönümü ve ekim ve kasım ayı boyunca 22 gün süren, dört bayramın kutlandığı en şiddetli baskınların gerçekleştiği uzun bayram dönemidir. 

Hanuka ve Beşinci Baskın Nedenine Duyulan İhtiyaç 

Yıllar geçip deneyimleri arttıkça Dini Siyonizm temelinden gelen Radikal Tapınak Grupları yıllık takvimlerinde uzun bir boşluğun olduğunu fark etmişlerdir. Önemli bayramlar miladi takvimde nisan ila ekim ayları arasında gerçekleşmekte ve yılın yalnızca ilk altı ayında yoğunluk yaşanmaktaydı. Dolayısıyla Radikal Gruplar bu boşluğu dolduracak beşinci bir bayram arayışına girdiler ve buradan miladi takvimin aralık ayına denk gelen Hanuka, diğer adıyla Işıklar Bayramı gündeme geldi. 

Hanuka, aslında dini açıdan İbrani takvimindeki en son ve ikincil öneme sahip bayramdır. Tevrat şeriatine göre Hanuka’da işlerden el etek çekilmez ya da oruç tutulması gerekmez. Yalnızca son dönemlerde taşıdığı bazı özellikler bayramın değerini arttırmıştır. Birincisi, sekiz gün boyunca sürmesi ve bu yıl Batı Hristiyanlarının Noel bayramıyla aynı zamana denk gelmesidir. Bu durum “Ortak Yahudi – Hristiyan Geleneği” algısını güçlendirmektedir. Her ne kadar pratikte bu dönem Yahudi bayramlarının güvence altına alınması nedeniyle Kudüs’teki Hristiyanların baskı ve kısıtlamaya uğratıldığı bir süreç olarak geçse de Yahudilerin Avrupa’ya yayıldığı dönemde bu neden Hanuka’nın önemini arttırmaktaydı. Hanuka’nın üçüncü özelliği ise tarihi anlamından gelmektedir. Tevrat, Hanuka’nın Yahudilerin Seleukoslara karşı Makkabi İsyanını kazandığı, Kudüs’ü işgal ettikleri ve MÖ 2. yüzyılda Tapınak’ın yeniden kurulduğu döneme ait olduğunu ileri sürmektedir. Bu durum Hanuka’yı tapınak ve onu geri almak için savaşmak fikriyle ilişkilendirir. Dördüncü ve son özellik ise bayramın Siyonistlerin kuruluş sırasında kendilerine sembol olarak aldıkları şamdanlarla ilgilidir. Şamdanın dokuz kolu vardır. Yanlardaki dört kol tapınağın Tevrat’a göre Seleukoslar’dan Yahudilerce geri alınmasından sonraki sekiz mucize güne işaret eder. Ortadaki yüksek şamdan ise şahittir ve diğer şamdanları yakan koldur. Modern Siyonizm destekçilerinin bu bayramı kutlama nedeni aslında Modern Makkabi Devrimini gerçekleştirip Tapınak’ı inşa edecek olan devlet ve orduya olan inançlarından kaynaklanmaktadır. Bu şekilde Hanuka’nın taşıdığı çağdaş milli önem, tarihi ve dini öneminden çok daha fazladır. 

Hanuka Bayramı’nda Beklenen İhlaller 

Hanuka bu yıl miladi takvime göre Mesih’in doğum gününe denk gelen 25 Aralık 2024 Çarşamba gününden 2 Ocak 2025 yılbaşına kadar devam edecek. Hanuka boyunca Yahudilerin Mescid-i Aksa’nın etrafında gece vakti şamdan yakması, yoğunlukla Kattanin Çarşısı ve Gazzali Meydanı’nda Talmudik ritüeller gerçekleştirmesi bekleniyor. İşgal mahkemesinin yerleşimcilerin bütün Talmudik ritüelleri Mescid-i Aksa’nın kapılarında yapmalarına izin verdiği 17 Aralık 2017 tarihli mahkeme kararı sonrası bu bölgeler özel günlerin gecesinde adeta geçici bir sinagoga dönüşmektedir. Ayrıca sekiz gün boyunca gündüz vakti baskınlar artmakta ve ritüellerin Aksa’ya taşınması amacıyla sembolik de olsa Aksa içinde şamdan yakma girişimlerinde bulunmaktadırlar. Dini olarak şamdanların yakılma vakti gündüz değil, güneş battıktan sonra olmasına rağmen bu girişimler 2021 ve 2023 yıllarındaki olayları tamamlayıcı olması amacıyla devam etmektedir. 2021 yılında bir yerleşimci Mescid-i Aksa baskını sırasında çakmak yakıp sembolik şekilde namaz kılmış, 2023’de ise Mescid-i Aksa’nın taşları üzerinde üç şamdan yakılmıştır.  Menora ritüeli (Şamdan yakma) ilk iki seferinde gizlice ve gerekli araçlar olmadan yapılmışsa da nihayetinde Dini Siyonizm’in kademeli bir şekilde gerekli tüm araçlarıyla dini ritüelleri gerçekleştirme hedefinin temelini oluşturmaktadır. 

Buna ek olarak Radikal Tapınak Grupları bu bayramı Ürdün’e bağlı Kudüs vakıflarına saldırmak, vakıfları Aksa’dan çıkarmak ve vakıfların yetkilerini elinden alıp yetkinin Siyonist yönetime verilmesi talebiyle yapılan yıllık yürüyüş için bir fırsat haline getirmeye çalışmaktadır. 2022 yılında Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in eylem planını oluşturan meşhur on bir maddeli mektubun tartışıldığı günden itibaren bu girişimler sürmektedir. Gruplar bu yılki yürüyüşü aralık ayının yedisinde düzenlemiş ancak işgal kuvvetleri yürüyüşün taşıdığı provokatif mesajlar nedeniyle iptal etmiştir. Bu nedenle Radikal Gruplar yürüyüşün 26 Aralık tarihinde “Mekkabin Yürüyüşü” adıyla kalabalık bir şekilde gerçekleşeceğini iddia etmektedirler. 

İşgal devleti Halil’deki İbrahim Mescidi’nde Hanuka Bayramını mescitteki Siyonizm egemenliğini pekiştirici bir araç olarak kullanmaktadır. Yetkililer mescit içinde şamdan yakılması için kalabalık bir ekibi görevlendirmişlerdir. Bu minvalde ilk girişim 29 Aralık 2019’da dönemin Savunma Bakanı Naftali Bennet tarafından yakılmış, ardından 28 Kasım 2021’de Siyonist Devlet Başkanı İzac Herzog sağcı bir başbakan olmasına rağmen şamdan yakmıştır. Geçtiğimiz yıl bu kutlamaya İbrahim Mescidi’nde katılanların birçoğu, Gazze’deki Siyonist esir ailelerinden yahut Gazze’deki işledikleri soykırımdan dönmüş işgal ordusu askerlerinden oluşmaktaydı. 

Özetle Siyonist yapı, nihai savaşın ana merkezlerinden biri olan Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarını tırmandırmaya devam etmektedir. Siyonistler tüm kollardan Hanuka Bayramı’nı Halil’i tamamen kontrol altına almak ve buna bir sembol olması için de İbrahim Mescidi’nde kontrolü tamamen ele geçirmek için var gücüyle çalışırken Radikal Tapınak Grupları da beş yıldır takvime eklemeye çalıştıkları beşinci saldırı döneminin tansiyonunu arttırmaya devam etmektedir. Bu işgalci girişimlerin karşısında duran tek etkili isim ise direniş kuvvetleridir. Ancak Mescid-i Aksa’nın müdafası yalnızca murabıtlar ve direnişçilerden oluşan bir grubun sorumluluğunda kalmamalıdır. Bilakis Aksa’nın ve Mescid-i Aksa’nın dini olarak işgal edilme girişimleri tüm İslam ümmetinin odak noktasına oturmalıdır. Zira, mevzu bahis mesele bu mücadelenin Mescid-i Aksa’nın mevcudiyeti ve kimliği üzerine verilen bir mücadeledir. 

Bu yazı Kudüs Araştırmaları Uzmanı Ziyad Ibhais tarafından kaleme alınmıştır, çevirisi Kudüs’te Bugün ekibine aittir.