Son yıllarda, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyen ve saldırılar gerçekleştiren yerleşimci Tapınak örgütlerinin faaliyetlerinde artış görüldü. Tapınak örgütlerinin, uzun vadede Mescid-i Aksa’yı tamamen yıkarak yerine Üçüncü Tapınak’ı inşa etme; kısa vadede ise kademeli olarak, özellikle Yahudi bayramlarında, baskınları yoğunlaştırarak ve Aksa’da Yahudi varlığını dikte ederek Mescid-i Aksa’yı Yahudileştirme hedefi bulunmaktadır.

Tapınak’ın inşasına teşvik eden ve Tapınak’a bağlılığı güçlendirmeyi hedefleyen yerleşim örgütleri ve hareketlerinin sayısındaki artışla, faaliyetlerin koordineli bir şekilde ilerlemesi adına 2012 yılında Tapınak Örgütleri Koalisyonu kurulmuştur. Bazı araştırmalar, Tapınak fikrini yayma üzerine çalışan yaklaşık 40 kurum olduğunu göstermektedir. Bu kurumlar, üniversite, kamu ve araştırma gibi çeşitli alanlarda çalışmalarını sürdürmektedir. Bu araştırmada, bu örgütlerin en belirgin amaç ve faaliyetlerini göz önünde bulundurarak ortaya çıkışlarına ve fikri kökenlerine dair bir ön çalışma sunmaktayız.

Tapınak’ı İnşa Etmek için Kalpleri Hazırlamak

Bir Nevi Kalpleri Isındırma Girişimi

Tapınak örgütlerinin fikri kökeni Brit HaBirionim yerleşimci grubuna kadar uzanmaktadır. Bu hareket 1937’de Haham Moshe Zvi Segal tarafından kurulan ve ulusal ıslahın, bir Yahudi dini devletinin yeniden kurulmasına ve Tapınak’ın yeniden inşasına bağlı olduğunu düşünen dini bir gençlik hareketidir. Bu fikirler 1967’de Kudüs’ün doğusunun işgali ile yeniden hayat bulmuştur.

1967’den sonra, yeni işgal edilen bölgelerde yerleşim varlığını güçlendirmeye odaklanan birçok yerleşim örgütü ortaya çıkmıştır. Bunlardan önde geleni Haham Moshe Levinger tarafından “İsrail Tevrat’ına göre, İsrail Halkı için İsrail Toprağı” sloganıyla kurulan Gush Emunim Örgütü’dür. Hareketin amacı Filistin topraklarını yönetmek olsa da- aslında bunu başararak Batı Şeria’da yerleşim yerleri kuran ilk örgüttür- üyelerinin çoğu Tapınak’ı inşa etmek ve Tevrat krallığını yeniden kurmakla ilgilenmektedir.

1984’te bazı Gush Emunim üyelerinin Kubbetü’s-Sahra’yı bombalama planını ortaya çıkaran işgal polisi, örgütte birkaç kişiyi tutuklamıştır. Bu durum, hareketin misyonu ve çalışma yöntemleri hakkında iç çatışmalara ve en nihayetinde örgütün zayıflamasına ve üyelerinin bir kısmının aynı ideolojiyi taşıyan, ancak yeni yöntemlerle çalışan farklı çerçevelere geçmesine yol açmıştır.

Böylelikle Tapınak üyelerinin çoğu, Mescid-i Aksa’yı ve Aksa içerisindeki mescitleri doğrudan yok etme fikri yerine, Yahudi varlığını zamanla dikte edebilme adına “şiddetsizlik” fikrini benimsemeye başlamıştır. Aynı yıl, Tapınak fikirlerini yaymakla görevli ilk kurumlar da ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu kurumlar arasından Haham Yisrael Ariel’in kurduğu Tapınak Enstitüsü (İbranice: Makhon Hamikdash) de yer almaktadır. Enstitünün resmi internet sitesine göre bu kuruluş, kar amacı gütmeyen bir eğitim ve dini kuruluştur. Enstitü, kısa vadede Tapınak’ın önemini eğitim yoluyla İsrail halkına yaymayı; uzun vadede ise (bu çağda) Tapınak’ı inşa etmeyi amaçlamaktadır.

Oslo Anlaşmalarının imzalanması ve Kudüs’ün kaybedilmesi konusundaki endişelerin artması üzerine, Tapınak örgütleri varlıklarını güçlendirmek ve İsrail toplumunda Tapınak farkındalığını artırmak için çalışmıştır. Özellikle ulusal dini bölgede sosyal hiyerarşide “tabandan” başlayarak değişimi öneren yerleşimci Yehuda Etzion’un görüşünün uygulanmasıyla kamudaki algıyı değiştirmek ve halkın Tapınak fikrine daha fazla önem vermesini sağlamak ve inşasına teşvik etmek için uğraşılmıştır. Bu alanda en çok çalışan örgütler, bu süreci “kalpleri hazırlamak” olarak isimlendirerek, bunu Tapınak örgütlerinin bir aşama alt başlığı olarak ele almasını sağlamıştır. 2000 yılından bu yana, bu örgütler siyasi ve radikal sağ akımlar içinde kilit bir konum elde etmiş ve işgal makamlarıyla yakın ilişkiler kurmuştur. Bu da özellikle Mescid-i Aksa’da baskın girişimlerinin artmasına neden olmuştur.

İşgal devletinde Tapınak gündemlerinin artmasıyla birlikte, Ekim 2004’te 71 Yahudi dini lider, Yeni Sanhedrin olarak bilinen dini yargı konseyini yeniden kurmuştur. Yeni konsey kendisini Yahudi Hahamlar Meclisi olarak tanımlamakta ve çalışmalarında; kurban takdimi ve kurban için uygun hayvanların aranması başta olmak üzere, Yahudi ibadet ve ritüellerini Tapınak’ta yeniden canlandırmaya odaklanmaktadır. Bu konsey aslında geçtiğimiz yıllarda Mescid-i Aksa yakınlarında gerçekleşen Tapınak ile ilgili Tevrat ritüellerinin eğitimine fiili olarak katkıda da bulunmuştur.

Bazı araştırmacılar, Yeni Sanhedrin’i yerleşim örgütlerinin ana kaynağı ve danışma meclisi olarak görmektedir. Öyle ki konsey, Tapınak örgütlerine ait tezleri gayretli bir şekilde desteklemenin yanı sıra dini Siyonizm olarak bilinen topluluğu da temsil etmektedir. Sanhedrin hahamları Mescid-i Aksa baskınlarına katılmakta ve işgal devleti liderlerine Tapınak’ı kurmaları için taleplerde bulunmaktadır. Bunların en sonuncusu ise Eylül ayında Yeni Sanhedrin’den bir liderin, Yahudi ritüelleri için Tevrat’a uygun bir şekilde hazırlanan şofar yapımının tamamlandığını ve İbrani Yeni Yılı’nda (Roş ha-Şana) Mescid-i Aksa’da şofar üfleme girişimlerine hazırlanılmasını ifade ettiği talebiydi.

Birçok El… Ortak Hedefler

Veriler, Tapınak örgütlerinin geleneksel ve diğer kurum ve kuruluşlar gibi hiyerarşik bir yapıya sahip olmadığını göstermektedir. Birçoğu, kurucularının destek toplama potansiyeline dayanmaktadır. İsrail kaynakları, radikal örgüt liderlerinin çoğunun, Dini Siyonist Hareket olarak bilinen hareket içinde yer alan Aşkenaz Ortodoks hahamlardan olduğunu belirtmektedir. Bunlara ek olarak, bazı laik isimler yer alsa da örgütlerde baskın akımları milli-dini akım oluşturmaktadır.

Tapınak örgütlerinin amaçlarını iki açıdan değerlendirebiliriz: Birincisi resmi hedefler, ikincisi ise Mescid-i Aksa’yı ve Aksa’daki insanları hedef alan sahadaki pratik uygulamalardır.

Öncelikli hedeflerinden başlayacak olursak yerleşimci örgütlerin pek çok amaca sahip olduğu görülecektir, bunları ise şu şekilde özetlemek mümkündür:

· Üçüncü Tapınağı inşa etmek

Tapınak Enstitüsü’nün, Tapınak’ın İhyası Hareketi’nin, Tapınak Hazine Fonu’nun ve Tapınak için Kadınlar’ın ilk hedefi budur.

· Tapınak fikrini teşvik etmek ve Tapınak’ı bir İsrail kültür merkezine dönüştürmek

Tapınak Tepesi’ne İnananlar ve Har Hamor gibi kurumlar bu hedefe ulaşmak için çalışır.

· Tapınak Dağı’nda Yahudilere ibadet hakkının verilmesi

Tapınak Dağı’nda İnsan Hakları Hareketi bunun üzerine çalışır.

· Tapınak ve kurban hizmetleri için dini kuralların incelenmesi

Mitzpe Yeriho’daki Tapınak Araştırmaları Enstitüsü gibi kurumlar bunun üzerine çalışır.

· Tapınak’a Özel Yahudi ritüellerinde kullanılan araçların yapılması

Tapınak Enstitüsü ve Yahudi ustalara ev sahipliği yapan Makhon Ma’isi Habayit gibi kurumlar bunun üzerine çalışır.

İkincil hedefler ise bu örgütler aracılığıyla Mescid-i Aksa’ya yönelik gerçekleşen saldırılardır, bu saldırılardan en öne çıkanı; Yahudi varlığını Mescid-i Aksa’ya neredeyse her gün baskın düzenleyerek gösterme ve Yahudi bayramları ve etkinlikleriyle birlikte çok sayıda yerleşimcinin baskınlara katılmaya teşvikidir. Mescid-i Aksa’nın zamansal ve mekansal bölünme projesi, avlunun bir kısmını ele geçirme, Meğaribe kapısı dışında bir kapıdan daha baskın düzenleme çabası, Aksa içerisinde aleni Yahudi ritüellerinin gerçekleştirilmesi ve özellikle belirli Yahudi bayramlarıyla ilişkili olan Tapınak’la ilgili ritüellerin uygulanmasıdır. Nitekim Nisan ayında Tapınak ile doğrudan ilişkili olan Pesah kurbanı takdimi için örgütler çağrıda bulunulmuştur.

İşgal Hükümeti ile El Ele

Bu örgütler özünde sivil toplum kuruluşu olmalarına rağmen, faaliyetleri ile işgal devletinin resmi politikaları arasındaki çizgi (farklılık) yok denecek kadar azdır. Yıllar geçtikçe, bu örgütler gündemlerini sürekli İsrail hükümetlerine ve yargıdan polise, bakanlıklara ve farklı organlara kadar işgal devletinin farklı makamlarına dayatmayı başarmıştır.

Örgütler finansman açısından yerleşimcilerden bağış toplamanın yanı sıra resmi İsrail organlarından da destek almaktadır. 2015 yılında Haaretz gazetesi, o zamanki Savunma Bakan Yardımcısı’nın Tapınak Enstitüsü’ne 50.000 şekel bağışladığını açıklamıştır. İsrail kaynaklarına göre, Tapınak Enstitüsü 2015 yılında işgal devleti İsrail Eğitim Bakanlığı’ndan yaklaşık 361.000 dolar ve Kültür ve Spor Bakanlığı’ndan yaklaşık 210.000 dolar almıştır.

Diğer veriler ise işgal devleti İsrail’de öğrenim gören öğrencilerin ve gençlerin Tapınak’ı tanımaları için onlara konferanslar verme ve etkinlikler düzenleme amacıyla farklı kuruluşların çeşitli İsrail bakanlıklarından büyük meblağlarda paralar aldığını da göstermektedir. Bu, İsrail hükümetinin Mescid-i Aksa’nın Yahudileştirilmesinde çalışan yerleşim örgütlerini, güvenlik ve hukuki destek sağlama düzeyinde değil, aynı zamanda finansal olarak desteklemede de ne kadar müdahil olduğunun bir göstergesidir. Siyasi destek açısından, Mescid-i Aksa baskınları, geniş bir yerleşimci kitlesine hitap ederek seçimde oy kazanma araçlarından biri haline gelmiştir. Bu, pek çok İsrailli siyasi ismin Tapınak örgütleri ile özdeşleşmesini sağlamıştır. Böylece Aksa’ya baskın gerçekleştirmeye, bu örgütlerin konferanslarına aktif olarak katılmaya ve tezlerini desteklemeye hevesli hale gelmişlerdir.

Güvenlik desteği açısından ise işgal polisi ile ilişkilerini güçlendirmeye çalışan Tapınak örgütleri, Kudüs’te yer alan işgal kuvvetlerinin üst düzey görevlileriyle ilişkiler kurmaya istekliydi ve bu çabalar iki tarafın “ilişkilerin geliştirilmesi” olarak nitelendirilebileceği bir şekilde sonuçlandı. Son yıllarda işgal polisi, yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’da istediğini yaptırmak için kullandığı başlıca araç haline geldi. İşgal devleti polisi, Mescid-i Aksa girişindeki prosedürleri sıkılaştırarak, Müslümanların girmesini engelleyerek, Mescid-i Aksa muhafızlarını dayak ve orantısız bir güç kullanımıyla tutuklayarak Yahudilerin ritüellerini gerçekleştirmeleri için koruma sağlamaktadır.

Sonuç olarak Tapınak örgütlerinin gelişimine; geçmiş yıllardaki başarılarına, Mescid-i Aksa’ya baskın gerçekleştiren kişi sayısındaki sıçramalara, sundukları tezlere gelen siyasi, hukuki ve güvenlik desteğine göz atmadan değerlendirmek mümkün değildir. Nitekim bu durum işgal devleti İsrail’in sosyal ve siyasi yapısında niteliksel bir atılım yapabildiğini de doğrulamaktadır. Bunu, Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılar bağlamında yöntemlerini geliştirme yetenekleriyle de kanıtlamıştır. Örgütler, Mescid-i Aksa’nın zamansal bölünmesini tam uygulanabilir hale getirmeye ve sonrasında mekansal olarak bölmeye çalışmaktadır. Bu yıl Sukot baskınlarında tanık olduğumuz üzere Mescid-i Aksa içerisinde girişimlerin yoğunluğunu ve etkisini artırarak Yahudi ritüellerinin yapılmasını da sağladılar. İkinci olarak İsrail’i siyasi olarak temsil ettiler, Knesset seçimlerinde rol oynayarak kendilerini ve gündemlerini destekleyen parti koalisyonlarının yanında yer aldılar.

“Bu değerlendirme yazısı Kudüs Araştırmaları Uzmanı Ali İbrahim tarafından 18.10.2022 tarihinde Metras için kaleme alınmıştır.”
“Rica: Tercüme ve düzenlenmesi Kudüs’te Bugün ekibi tarafından gerçekleşmiş olup izinsiz paylaşılmaması rica olunur.”