Mescid-i Aksa, radikal gruplar tarafından dini kimliğine karşı yürütülen acımasız saldırıların hedefi olmaya devam ediyor. Mescid-i Aksa’yı kendi uydurulmuş Yahudi anlatılarını dayatabilecekleri bir alan haline getirmeyi düstur edinmiş bu gruplar, bu doğrultuda Yahudi bayramları ve ulusal günleri, Aksa’daki Yahudi varlığını pekiştirmek için kullanıyorlar. Aynı zamanda “tapınağın manevi inşası” adı altında, Yahudi dini ritüellerini burada ifa ederek Aksa’yı yerleşimcilerin ibadetlerine ve ritüellerine açık bir yer haline dönüştürmeye çalışıyorlar.
İbrani takvimine göre işgalci İsrail’in Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesinin (Filistinliler bu olayı Nekbe, yani Büyük Felaket olarak adlandırır) 77. yıldönümüne denk gelen 1 Mayıs 2025 tarihinde, Mescid-i Aksa ağır ihlallere maruz kaldı. Kudüs, özellikle de Mescid-i Aksa, bu tarihle paralel olarak İslami ve dini sembollerine yönelik ciddi taşkınlıklara tanık oldu. Bunlar; baskıncıların sayılarında artış, işgal bayraklarının açılması yönündeki çağrılar ve içeride açık şekilde icra edilen dini ritüeller, şarkılar ve danslar şeklinde vuku buldu. Bu yazı, Bağımsızlık Günü ile eş zamanlı olarak Mescid-i Aksa’da yapılan saldırıların öne çıkan boyutlarını ele almaktadır.
Yakın tehlikeler ve resmi destek
Mescid-i Aksa’ya yönelik Bağımsızlık Günü’nde gerçekleştirilen saldırıların ciddiyeti ve buna ek olarak işgal altındaki Kudüs’ün doğu kesiminin ele geçirilmesinin İbrani takvimine göre yıl dönümünde (Kudüs’ü Birleştirme Günü) yaşanabilecekler, işgalci oluşumun Aksa ve buradaki insanlara karşı gittikçe artan planlarının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Bu saldırılar, “işgalci oluşumun kollarının” Aksa’yı hedef alma stratejisini yansıtan üç temel boyutta ortaya çıkmıştır:
Birinci boyut: İşgalci polis güçlerinin Aksa saldırılarına doğrudan dahil olması. Bu bağlamda, radikal Yahudi grupların Mescid-i Aksa’yı basmaları kolaylaştırılmış, hatta 1 Mayıs 2025 sabahı ilk baskın grubu bizzat karşılanarak içeri alınmıştır.
İkinci boyut: Tapınak Gruplarına mensup radikallerin üst üste ikinci yıl da İsrail bayraklarını Aksa’da dalgalandırmaları. Bu durum hiçbir yasal takip ya da müdahale ile karşılaşmamıştır.
Üçüncü boyut: Aksa’da Yahudi varlığının dayatılmasına yönelik girişimlerin artması. Bu girişimler artık sadece dini bayram ve törenlerle sınırlı kalmayıp milli günleri de kapsayacak şekilde genişletilmiş durumda. Bu, “tapınağın manevi inşasına” yönelik planın bir parçasıdır.

Bağımsızlık Günü’nde Mescid-i Aksa’ya saldırının tırmandırılmasına yönelik hazırlıklar
Tapınak Grupları, Bağımsızlık Günü’nde Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırının dozunu artırma girişimlerine liderlik etti. Takipçilerine işgal bayrağını Aksa’nın içinde dalgalandırma ve burayı yüzlerce yerleşimciyle basma çağrısında bulundu. Sahada ise işgal yönetimi, Esbat Kapısı (Eski Şehir’in kapılarından biri) yakınındaki metal korkuluklara İsrail bayraklarını yerleştirirken işgal altındaki Kudüs sokaklarına ve binaların duvarlarına da bayraklar astı. Radikal sağcı Beyadenu örgütü ise Tel Aviv’de büyük bir ilan panosundan Aksa’da İsrail bayrağı açılması çağrısı yaptı.
Aynı şekilde bu radikal örgütlerden biri, işgalci polisi kendi safına çekip planlarını uygulamaya dahil etmeye çalışırken onlardan Aksa içinde İsrail bayrağı açılmasına izin verilmesini resmi şekilde talep etti. Kudüs’teki polis birimi bu talebi reddetse de, işgalci gücün kolları tam tersi bir şekilde davrandı. Aksa’da pek çok kez bayrak açılırken polis buna göz yumdu. Ayrıca işgal polisi, Eski Şehir’in dar sokaklarını askeri bölgeye dönüştürerek Aksa kapılarını ve çevresini sıkı güvenlik önlemleriyle ablukaya aldı. Bu durum, Müslümanların Mescid-i Aksa’ya girişini kısıtladı ve gazetecilerin aşırılık yanlılarının ihlallerini belgelemelerine engel oldu. Kudüs genelinde artan gerginliğin ardından İsrail Kamu Yayın Kuruluşu (KAN), Kudüs’teki Bağımsızlık Günü kutlamalarının yerleşimcilerin güvenliği için iptal edileceğini duyursa da, işgalci gücün kolları bunu kulak ardı ederek Aksa’ya yönelik baskın hazırlıklarına devam etti. Öte yandan, işgal kollarının Aksa’yı Yahudileştirmeyi amaçlayan planlarına karşılık Filistinli kesimlerden Aksa’yı savunmak, saldırılara karşı durmak ve Aksa’yı yalnız bırakmamak için daha fazla direniş ve nöbet çağrısı yapıldı.

Bağımsızlık Günü’nde Aksa’ya yönelik saldırı
İşgalci gücün kolları, Bağımsızlık Günü ile eş zamanlı olarak Aksa’ya yönelik saldırılarını sürdürmek için elverişli bir ortam buldu. Zira Aksa’nın Yahudileştirilmesine doğrudan katılan işgal polisi, bu saldırılarda yönlendirici bir unsur oldu. Polis, 1 Mayıs 2025 sabahı işgalcilerden oluşan ilk grubun Meğaribe Kapısı’ndan içeri girmesi sırasında onları bizzat karşılayarak, Mescid-i Aksa baskınları boyunca onlara güvenlik koruması sağladı. Aynı zamanda özellikle işlenen ihlallerin belgelenmesini engellemek için gazeteciler ve kameramanlar başta olmak üzere Müslümanların buraya girişini engelledi. Bu şekilde radikal gruplara dilediklerince hareket etmeleri için alan açtı. Bu gruplar işgal bayraklarını baskın yapanlara dağıttı ve baskıncılar bunlarla birlikte Aksa’ya girdiler. Burada ortam adeta kutlama havasına büründü; kışkırtıcı dans gösterileri sergilendi ve İsrail milli marşı “Hatikvah” yüksek sesle söylendi.
Bu özel gün vesilesiyle gerçekleşen Aksa baskınının bilançosuna göre yaklaşık 515 yerleşimci Aksa’ya girdi. Yerleşimciler çıplak ayaklarla cami avlularında dolaştılar, dans edip Hatikvah marşını söylediler ve İsrail polisinin gözleri önünde alkışlarla kutlamalar yaptılar. Filistinli kaynaklara göre, bu kişiler Aksa’nın doğu avlularında ve Kubbetü’s Sahra’nın önünde açıkça Yahudi dini ritüellerini yerine getirdiler ve mescitte topluca tam secde ritüeli gerçekleştirdiler.
Bazı radikallerin, Aksa’nın İslami kutsiyetine yönelik en belirgin ihlallerinden biri olarak Aksa’da İsrail bayrağı açma girişimlerine özellikle dikkat çekmek yerinde olacaktır. Yerleşimciler, İsrail polisinin denetiminden kurtulmak için çeşitli hilelere başvurarak kışkırtıcı şekilde birden fazla kez bayrak açtı. Örneğin, bir radikal, İsrail bayrağını sırtına sararak Aksa’ya girdi. Polis bu kişiyi Aksa’dan çıkardı ancak hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Diğer bazı yerleşimciler ise bayraklarla birlikte Kubbetü’s Sahra önünde fotoğraflar çektirirken polis onlara herhangi bir engel çıkarmadı. Hatta bir kadın yerleşimci, bebek arabasını İsrail bayrağıyla kaplayarak Aksa’ya girdi. Bu cüretkâr hamlelerle radikal gruplar, ikinci yıl üst üste Mescid-i Aksa’da İsrail bayrağı açmayı sürdürdü.
Bu yazı Ömer Hammad tarafından yazılmıştır, çevirisi Kudüs’te Bugün ekibi tarafından yapılmıştır.