Written by Gündem Analiz

Kurban Bayramı Mescid-i Aksa’da Nasıl Geçti?

Dokuz aydır devam eden Aksa Tufanı Savaşı gölgesinde Mescid-i Aksa’da önemli gelişmelere tanıklık etmektedir. Savaşın Aksa uğruna verilmesi ve Kudüs’ün işgal devleti tarafından başkent kabul edilmesi sebebiyle işgal devleti, genelde Kudüs ve özelde ise Mescid-i Aksa’daki işgal politikalarına aralıksız devam ettirdi. Kudüs’te kazanılan “zaferlerin” savaşı kazanmakla eş değer görülmesi, radikal Siyonistlerin eylemlerine göz yumarak onların kimi zaman arkadan kimi zamanda açıkça desteklemesiyle sonuçlanmıştır. Bu bağlamda Ramazan ayı, Pesah Bayramı, Kudüs Günü gibi tansiyonun yükseldiği Mescid-i Aksa’da son yılların en zorlu zamanları yaşanmıştır. Savaşın gölgesinde bu sembolik tarihlerde uzun zamandır elde edemediği başarıyı kazanan işgal devleti, gözlerini Kurban Bayramı’na çevirdi. Peki Kurban Bayramı nasıl geçti? İşgal devleti planlarını gerçekleştirebildi mi?

Dindar Siyonistlerin İsrail siyasetindeki güçlü konumları Aksa Tufanı ile giderek arttı. Siyonistler vakıayı değiştirici bu gücü, Mescid-i Aksa’nın Tapınak’a dönüştürülmesi projesiyle uygulamaya çalışmaktadır. Kendi güçlerini test etmeye çalışırken Mescid-i Aksa’daki olaylar tırmanmaktadır. Bu bağlamda 16 Haziran Pazar günü başlayan Kurban Bayramı 2019’dan bu yana son 5 senedir baskıların bu denli artış gösterdiği en kötü bayram oldu. Sabah namazından itibaren Şam Kapısı başta olmak üzere Eski Şehir’in çeşitli kapıları bayram namazı için gelenlere kapatıldı. Bununla da kalınmayarak Mescid-i Aksa’nın Silsile, Kattanin ve Meclis kapıları kapatıldı ve oradaki Müslümanlara dövülerek saldırıldı. Kapıların kapatılması, aramaların ve baskıların artması sonucunda Filistinlilerin büyük bir kısmı bayram namazını Aksa’da kılamayarak ulaşabildikleri en yakın yerde eda etti. Bu baskılar neticesinde sadece 40 000 kişi Mescid-i Aksa bayram namazı kılabildi. Bu sayı, şiddetli kısıtlamaların yaşandığı 2020 Korona yılını hariç tutarsak, İkinci (Aksa) İntifada’dan bu yana en düşük Kurban Bayramı sayısıdır. Örneğin Mescid-i Aksa’daki bazı kapıların kapatıldığı, gençlerin darp edilerek tutuklandığı ve Bab’ür Rahme Mescidi gibi farklı mescitlere de baskınların gerçekleştiği geçen sene Kurban Bayramı’nda bayram namazında namaz kılanların sayısı 100 bindi.

Filistinliler tüm baskı ve kısıtlamalara rağmen ulaşabildikleri en yakın noktalarda namazlarını eda etti ve bayram namazı sonrasında dahi Aksa’ya girmeye çalıştı. İşgal polisi bayram namazı öncesi Aksa’ya baskın gerçekleştirerek namaz boyunca Müslümanları korkutmak ve bu durumu normalleştirmek için Mescid-i Aksa’nın avlusunun farklı yerlerinde konuşlandı. Bu durum Aksa Tufanı ile Mescid-i Aksa gündemine girmiş yeni bir durumdur ve işgal devletinin adım adım mescitteki hakimiyetini göstermektedir.

Son 5 senenin en zorlu geçen Kurban Bayramı’nda dikkatleri çeken bir diğer husus ise polisin Filistinlilere karşı olan müdahaleleriydi. Her ne kadar Kudüs ve Mescid-i Aksa’da Müslümanların darp edilmesi, tutuklanması onlara gaz ve ses bombalarıyla saldırılması bilinen bir müdahale şekli olsa da işgal devletinin Ramazan ayındaki uygulamaları Amerika’nın desteğinin Kudüs’te de alındığını göstermişti. Amerika siyaseti bağlamında yapay zeka altyapılı yüz tanıyan kameraların kullanılması ya da dronlar kullanarak Müslümanlara saldırılması sonuncunda Ramazan ayında Mescid-i Aksa’da Müslümanları tutuklayan veyahut onlara saldıran işgal polisi karesi çekilemedi. Ancak Kurban Bayramı’nda yaşananlar işgal devletinin bu siyasetten vazgeçtiğini ve Ben-Gvir’in ırkçı ve terörist siyasetine döndüğünü göstermektedir.

Mescid-i Aksa uğruna verilen bir savaş devam ederken ve gözler Gazze’ye çevrilmişken işgal devleti Aksa’daki hakimiyetini arttırmaya çalışmaktadır. Savaşın başından bu yana pek çok önemli gün ve bayram gibi takvimlerde yaşananlar işgal devletinin lehine sonuçlanmıştır. İsrail’deki radikal dindar grubun savaşı fırsat bilip Aksa’yı yıkarak Tapınak’ı inşa etme söylemleri ışığında savaşın her hâlükârda Kudüs’e ve dolayısıyla da Mescid-i Aksa’ya sıçrayacağı dikkatlerden kaçmamalıdır. İşgal devleti Gazze’deki savaşı kaybederse savaşın intikamını Kudüs’ten alacak; savaşı kazanırsa da Kudüs’ü tamamen almak için oraya yönelecektir. Aksa uğruna verilen mücadelenin de bir sonraki ve daha şiddetli aşamasının Kudüs’te olacağı aşikardır. Bütün yaşananlar ve planlar dikkate alınarak geç olmadan Mescid-i Aksa’da yapılanlara tepki verilmeli ve önüne geçilmelidir.