Written by Gündem Analiz

Mescid-i Aksa’da Hakimiyet Mücadelesi: Bab’ür Rahme Direnişi

Mescid-i Aksa’nın doğusunda bulunan en eski ve en büyük kapı Rahmet Kapısı’dır (Bab’ür Rahme). Bu kapı, aynı zamanda şehrin suru olan doğu surunda bulunması ve dışarıdan gelecek herhangi bir tehlike karşısında şehri ve mescidi tehlike altında bırakma ihtimaline karşın Selahaddin Eyyübi tarafından kapatılmıştır. Kapının arkasında, adını kapıdan alan Bab’ür Rahme isimli bir mescit bulunmaktadır. Bu mescit uzun yıllar boyunca mescit olarak kullanılmıştır.

1967 senesinde İsrail işgal devleti Kudüs’ün doğusunu işgal ettiğinde işgal askerlerinin komutanı Moşe Dayan Rahmet Kapısı’nı açmak istedi. Aksa’ya yönelik birçok projesiyle birlikte bu isteği de gerçekleşmedi. Daha sonra 1972 yılında Mescid-i Aksa İmar Komitesi tarafından kapının arkasındaki Bab’ür Rahme Mescidi’nin restorasyon ve bakımı yapıldı. Bab’ür Rahme Mescidi 1975-1982 yılları arasında Ramazan aylarında itikafa girilmek için kullanıyordu. 1982-1989 yılları arasında Kudüs Üniversitesi İslami İlimler ve Davet Fakültelerinin kütüphanesi olarak kullanıldı. 1990 yılına gelindiğinde Mescid-i Aksa’daki faaliyetlerin takibi ve denetlenmesi, Kudüs ve Aksa’daki İslami mirasın korunması için aynı sene kurulan İslami Miras Komitesi’ne bağlı ofis olarak kullanılmaya başlandı ve 2003 senesinde işgal kuvvetleri tarafından kapatılana kadar bu şekilde kullanıldı.

2000 senesinde Mescid-i Aksa’nın güneydoğusunda bulunan Mervan Mescidi’nin yeni kapılarının açılmasından ve mekânsal bölünme projesinin başarısız olmasının ardından radikal Siyonist Ariel Şaron’un Aksa’ya baskın gerçekleştirmesiyle 2.İntifada patlat verdi. Mervan Mescidi’nin açılışını bir yenilgi olarak tanımlayan işgal devleti İntifa ile birlikte Aksa’nın doğusuna baskılarını arttırdı ve 16 Şubat 2003’te terör faaliyetlerine destek suçlamasıyla Bab’ür Rahme Mescidi’ni kapattı.

Uzun yıllar kapalı kapan Bab’ür Rahme Mescidi’ne ve Aksa’nın doğusuna olan ilgi 2015 senesinden sonra artış göstermeye başladı. 2017 senesinde Müslümanların zaferiyle sonuçlanan ve Mescid-i Aksa’nın Kudüslüler için dokunulmaz olduğunu gösteren Esbat Kapısı Direnişi sonrasında işgal devleti başarısızlığının üstünü kapatmak için Aksa üzerinde yeni bir ihlal gerçekleştirdi ve 2018 yılının temmuz ayında Bab’ür Rahme Mescidi’nin üstüne Aksa’nın doğusundaki hakimiyeti de arttırmak için bir gözetleme kulesi inşa edildi. 2019’da imzalanan Yüzyılın Anlaşması fırsat bilinerek 15 Şubat akşamı işgal polisi Bab’ür Rahme Mescidi’nin anahtarlarını değiştirdi. Bir sonraki günün sabahı Mescid-i Aksa çalışanları tarafından durum anlaşılınca Filistinliler, kapanışının 16. senesinde 16 Şubat’ta Bab’ür Rahme Mescidi etrafında toplanmaya başladı. Toplanmaların ikinci gününde mescidin merdivenlerinin girişindeki kapı gençler tarafından kırıldı ve işgal devletinin bölgedeki her türlü uygulamasının kabul edilmeyeceği gösterilerek bir direniş başladı. Bir hafta boyunca kesintisiz devam eden toplanmalar ve Kudüslülerin verdiği tepkiler 22 Şubat Cuma günü zirveye ulaştı. Cuma günü bütün cemaat Bab’ür Rahme Mescidi avlusu ve çevresinde toplandı. Binlerce Filistinli Müslüman namazdan sonra mescidin kapılarının açılması ve açılmaması durumunda kapıları kıracaklarına ilişkin sloganlar attı. 22 Şubat 2019’da Babü’r Rahme Mescidi 16 sene sonra açılarak bu mescidin Mescid-i Aksa’nın bölünmez parçası olduğunu gösterilmiş oldu.

2019 senesinin Şubat ayından bu yana Bab’ür Rahme Mescidi direnişin sembolü haline geldi. İşgal kuvvetleri açılışından bu yana mescide defaatle baskın gerçekleştirdi, içerisinde ribat eden Müslümanları tutukladı. 2021 Kudüs Kılıcı Operasyonu’nda işgal devleti istediklerini elde edemeyince sonrasında Bab’ür Rahme Mescidi’ndeki baskıyı da arttırdı. 2022 yılında Müslümanlar -özellikle Ramazan’da- buraya özen gösterdi ve mescidin restorasyonu yapıldı, eksikleri giderildi. 2023 senesinde benzer şekilde mescide Müslümanlar tarafından ilgi artarken; 2022 senesi sonunda radikal dindar Siyonist cephenin işgal devletinin başına geçmesiyle artan Mescid-i Aksa baskınları ve baskıları Bab’ür Rahme Mescidi’ni de etkiledi. Mescide gerçekleştirilen baskınlar arttı. İşgal polisi Bab’ür Rahme Mescidi’ne baskıları sırasında fiziki zararlar vermeye başladı. Örneğin 2023 senesi sonunda başlayan Aksa Tufanı Savaşı devam ederken Bab’ür Rahme Mescidi’ne baskın yapan işgal polisi mescidin içindeki elektrikli aletlerin kablolarını kesti ve bazı eşyalara el koydu.

2019 senesinden bu yana açık olan Bab’ür Rahme Mescidi, radikal gruplar tarafından Mescid-i Aksa’nın ele geçirilmesi üzerine planlanan mekansal bölünme projesinin bir parçası olarak görülmektedir. Altın Kapı olarak isimlendirdikleri Rahmet Kapısı, inşa etmek istedikleri Tapınak’ın asıl, ana, giriş kapısı olacağı için açık kalmalı; bu kapısının açılması için de arkasında bulunan mescidin alınması gerekmektedir. Bu inanışla radikal Tapınak Grupları’nın baskın güzergâhlarının ve mekânsal bölünme projesinin merkezinde bulunmaktadır. Tapınak Grupları, bu kapı ve mescidi ele geçirmek için sadece Mescid-i Aksa’nın içinden değil, doğu suruna bitişik başlayan ve mescidin ismini taşıyan Bab’ür Rahme Müslüman Mezarlığına da baskın gerçekleştirmektedir. Radikal Yahudiler, bu mezarlıkta Talmudik ritüeller gerçekleştirmekte, çöplerini buraya dökmekte ve dahi mezarları kazmaya çalışmaktadır. Dini bayramlarda ibadetlerini gerçekleştirmenin yanı sıra eşek kafası bırakma gibi provakatif eylemlerde de bulunmaktadırlar.

Radikal Tapınak Grupları son dönemde radikal Siyonist hükümetten de aldıkları destekle mescidin alınarak sinagoga çevrilmesi taleplerini açıkça göstermiş ve bu bağlamda Aksa’daki ihlallerini arttırmıştı. Filistinliler nasıl 2019 senesinde Bab’ür Rahme Mescidi’ni açarak Mescid-i Aksa’nın kendileri için en önemli, en dokunulmaz parça olduğunu gösterdilerse 2023 senesinde de Aksa Tufanı Savaşı ile Bab’ür Rahme Mescidi’nin bir sinagoga çevrilerek Aksa’nın mekânsal bölünmesine izin vermeyeceklerini gösterdi. Filistinliler Mescid-i Aksa için direnişe devam ediyor, peki ya sen?